Maybe we can make a deal.
- Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
- Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
Hunger is perhaps the strongest of all human drives.
- Açlık insan güdülerinin belkide en güçlüsüdür.
You can add sentences that you do not know how to translate. Perhaps someone else will know!
- Nasıl çevireceğini bilmediğin cümleler ekleyebilirsin. Belki başka biri çevirir!
Can you possibly help me?
- Belki bana yardımcı olabilirsiniz?
Tom said that he couldn't possibly eat any more.
- Tom artık belki yemek yiyemiyeceğini söyledi.
I took my umbrella lest it rain.
- Belki yağmur yağar diye şemsiyemi aldım.
In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
- Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
Maybe Tom has problems.
- Belki de Tom'un sorunları vardır.
I'm probably hungrier than you are.
- Ben belki de senden daha açım.
I'm very busy so probably I won't be able to come tomorrow.
- Çok meşgulüm, bu nedenle belki de yarın gelemeyeceğim.