I've heard that it is best to always feed your dog at a specific time every day.
- Köpeğinizi her gün belirli bir zamanda beslemenin en iyisi olduğunu duydum.
We have specific proof of your innocence.
- Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.
This book has a certain value.
- Bu kitap belirli bir değere sahiptir.
Properly used, certain poisons will prove beneficial.
- Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
I don't think Tom is the right person for this particular job.
- Tom'un bu belirli iş için doğru kişi olduğunu sanmıyorum.
I have nothing particular to do now.
- Şimdi yapacak belirli bir şeyim yok.
There is a definite time to return the book.
- Kitabın geri dönüşü için belirli bir zaman yoktur.
The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
- Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.
I set myself realistic goals.
- Kendime gerçekçi hedefler belirliyorum.
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
- İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.