Söylendiğine göre küçükken ben şeftaliden başka bir şey yememişim.
- When I was little, I supposedly ate nothing but peaches.
Söylendiğine göre Japonya'da evcil hayvan olarak bir penguen besleyen insanlar var.
- Supposedly there are people in Japan who keep a penguin as a pet.
Falcıya göre, ben başka bir hayatta sözde bir prenstim.
- According to the fortune teller, I was supposedly a prince in another life.
Onlar sözde bir anlaşmaya vardılar.
- They supposedly have reached a deal.