Mevcut sisteme inançlarını kaybettiler.
- They lost faith in the existing system.
İnanç her şeyi mümkün kılar....aşk her şeyi kolaylaştırır.
- Faith makes all things possible.... love makes all things easy.
Kendine daha çok güvenin olmalı.
- You should have more faith in yourself.
O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var.
- He will not steal my money; I have faith in him.
Zayıf imanına rağmen, rahip onu kutsadı.
- Despite his weak faith, the priest blessed him.
Hristiyan inancında, imanlıların inancına göre, tek bir tanrının vardır ve İsa tanrının oğludur.
- In the Christian faith, followers believe that there is only one God, and Jesus Christ is the Son of God.
Köpeklerin vefakarlığı bizi etkiler.
- Dogs' faithfulness impresses us.
Benden başka bütün üyelerin onun söylediğine inancı vardı.
- All the members but me have faith in what he says.
Diğer bir deyişle, o bir inanç adamı.
- In other words, he is a man of faith.
O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.
- He stared at the faithful miniature of the dinosaur.
Dinsel inancımı yitirdim.
- I've lost my religious faith.
Sözüne sadık olmalısın.
- You must be faithful to your word.