belâlılık

listen to the pronunciation of belâlılık
Turkish - English
toughness
The state of being tough
A formidable difficulty
Resistance to fracture when stressed
{n} firmness, tenacity, clamminess
The quality or state of being tough
The ability of a metal to absorb energy and deform plastically before fracturing Toughness is usually measured by the energy absorbed in a notch impact test, but the area under the stress-strain curve in tensile testing is also a measure of toughness
the resistance to fracture when stressed
formidable difficulty
The ability of the metal to absorb energy and to deform plastically during fracture Toughness values obtained in testing depend upon the test temperature, the rate of loading, the size of the test specimen, as well as the presence of a notch and its acuity
(Tgh) = a characters resistance to damage Characters with high Toughness take less damage from a given attack than characters with low Toughness
A property of wood that enables it to absorb a relatively large amount of energy, to withstand repeated shocks, and to undergo considerable deformation before breaking
the elasticity and hardness of a metal object; its ability to absorb considerable energy before cracking
The physical property of a metal that allows the metal to bend or stretch without breaking
A rock's resistance to crushing or breaking
A mechanical property of wood, or quality that enables the material to undergo considerable deformation before breaking, and results in a splintery failure upon rupture A tough wood will absorb a relatively large amount of energy, and will withstand repeated shocks without complete failure
impressive difficulty
A measure of a material's ability to absorb work, or the actual work per unit volume or unit mass of material that is required to rupture it Toughness is proportional to the area under the load-elongation curve from the origin to the breaking point
Property of resisting fracture or distortion Usually measured by impact test, high impact values indicating high toughness Capacity of a metal to absorb energy and deform plastically before fracturing Ability of a metal to absorb energy and deform plastically before fracturing It is usually measured by the energy absorbed in a notch impact test, but the area under the stress-strain curve in tensile testing is also a measure of toughness
enduring strength and energy
The ability of a finish to withstand abrasion, scratches, etc
belâ
calamity
bela
trouble

When you are in trouble, you can count on me. - Başınız belada olduğu zaman, bana güvenebilirsiniz.

I am forever in trouble. - Benim her zaman başım belada.

belâ
{i} trouble

The lie got him in trouble when his boss found out the truth. - Patronu gerçeği öğrendiğinde yalan onun başını belaya soktu.

When you are in trouble, you can count on me. - Başınız belada olduğu zaman, bana güvenebilirsiniz.

belâ
{i} pest
bela
problem
belâ
{i} plague

The plague has devastated entire cities. - Bela bütün şehri mahvetti.

The boll weevil has long plagued cotton crops. - Pamuk kurdu uzun zamandır pamuklu bitkilerin başına bela olmuş durumda.

belâ
{i} ill
bela
destruction
bela
evilness
bela
annoyance
bela
(Otomotiv) mess

Tom was the one who got us into this mess. - Başımızı belaya sokan kişi Tom'du.

bela
visitation
bela
evilest
bela
(Konuşma Dili) hornets' nest
bela
(Konuşma Dili) a hornet's nest
bela
misadventure
bela
eviler
bela
scourge
bela
bugger
bela
tartar
bela
hassle
bela
evil

Marriage, if one will face the truth, is an evil, but a necessary evil. - Evlilik,eğer insan gerçekle yüz yüze kalacaksa bir beladır fakat gerekli bir bela.

bela
scrape
bela
predicament
bela
scourges
belâ
{i} bore
bela
trouble, misfortune, calamity, evil; nuisance, plague, pest
bela
misfortune

Misfortunes always come in threes. - Belalar hep üçerli gelir.

bela
grief
belâ
affliction
belâ
damnation
belâ
curse
belâ
darned
belâ
nuisance

Chicken pox is an itchy nuisance for kids. - Suçiçeği, çocuklar için kaşıntılı bir baş belasıdır.

The telephone can be a nuisance. - Telefon bir baş belası olabilir.

belâ
rock
belâ
scourge
belâ
tribulation
belâ
evil

Marriage, if one will face the truth, is an evil, but a necessary evil. - Evlilik,eğer insan gerçekle yüz yüze kalacaksa bir beladır fakat gerekli bir bela.

belâ
destruction
belâ
misadventure
belâ
{i} misfortune

Misfortunes always come in threes. - Belalar hep üçerli gelir.

Turkish - Turkish

Definition of belâlılık in Turkish Turkish dictionary

belâ
sınamak,denemek ve imtihan etmek için Allah tarafından insanlara verilen gam,tasa,musîbet,afet ve sıkıntı gibi nefsin hoşuna gitmeyen şeyler
BELA
(Osmanlı Dönemi) Farsçada "Belî" diye söylenir
BELA
(Osmanlı Dönemi) Evet. (Nefiyden sonra isbat için söylenir.) Meselâ: Kur'ân-ı Kerim'de mezkûr; Cenab-ı Hakkın ruhlara karşı, "Ben Azîmüşşan sizin rabbiniz değil miyim?" diye sorduğunda, ruhlar $ Yâni: "Evet sen bizim Rabbimizsin" dediler. (Bak: Bezm-i Elest)
BELÂ
(Osmanlı Dönemi) Yaramaz nesne. (Bak: Sadaka)(Ey insan! Mâdem canavar sûretinde bir hayvan, insanların hânesine misafir geldiği vakit berekete medar oluyor; öyle ise, mahlukatın en mükerremi olan insan; ve insanların en mükemmeli olan ehl-i iman; ve ehl-i imanın en ziyade hürmet ve merhamete şâyan aceze, alil ihtiyareler; ve alil ihtiyarların içinde şefkat ve hizmet ve muhabbete en ziyâde lâyık ve müstahak bulunan akrabalar; ve akrabaların içinde
BELÂ
(Osmanlı Dönemi) (c.: Belâyâ) Afet. Sıkıntı. Tasa, kaygı. Musibet. Mücazat. İmtihan. Dâhiye
Bela
(Osmanlı Dönemi) SANDİD
Bela
hezep
Belâ
(Osmanlı Dönemi) BİLV
Belâ
(Osmanlı Dönemi) KUŞ'AM
Belâ
(Osmanlı Dönemi) SAMAM
Belâ
(Osmanlı Dönemi) DERDEBİS
Belâ
(Osmanlı Dönemi) YESTEUR
Belâ
(Osmanlı Dönemi) SAMMA
Belâ
(Osmanlı Dönemi) DI'BİL
Belâ
(Osmanlı Dönemi) ADMER
Belâ
(Osmanlı Dönemi) SAYADİD
Belâ
(Osmanlı Dönemi) ŞİBDİ'
Belâ
(Osmanlı Dönemi) DEYLEM
Belâ
(Osmanlı Dönemi) HAYTEUR
bela
Hak edilen ceza
bela
Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse: "Hayatta dipdiri yanmak belasından da kurtulmuştum."- Y. K. Beyatlı
bela
İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum
bela
içinden çıkılması güç durum
bela
Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse
English - Turkish

Definition of belâlılık in English Turkish dictionary

bela
sınamak,denemek ve imtihan etmek için Allah tarafından insanlara verilen gam,tasa,musîbet,afet ve sıkıntı gibi nefsin hoşuna gitmeyen şeyler
belâlılık
Favorites