You can't expect me to always think of everything!
- Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
The number of students who were late for school was much smaller than I had expected.
- Okula geç kalan öğrencilerin sayısı beklediğimden çok daha azdı.
If you hold on a moment, I will get Jane on the phone.
- Eğer biraz beklerseniz, Jane'i telefona alacağım.
Please hold on a moment.
- Lütfen biraz bekleyin.
We're a bit busy at the moment. Can you hang on a minute?
- Şu anda biraz meşgulüz. Bir dakika bekleyebilir misiniz?
Hang on a minute. There's quite a few black chess pieces over there.
- Biraz bekleyin. Orada fazlasıyla siyah satranç taşı var.
I'll wait here until she comes.
- O gelene kadar burada bekleyeceğim.
Carlos waited a moment.
- Carlos bir müddet bekledi.
It is expected that the tsunami surge will be ten meters or less.
- Tsunami dalgalarının on metre ya da daha az olacağı beklenmektedir.
The garden was larger than I had expected.
- Bahçe beklediğimden daha büyüktü.
Tom hit the pause button.
- Tom bekletme butonuna bastı.
Tom put the key in the lock and paused a moment before he turned it.
- Tom anahtarı kilide taktı ve onu çevirmeden önce bir süre bekledi.
We men are used to waiting for the women.
- Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
Five patients were in the waiting room.
- Bekleme salonunda beş hasta vardı.
Maria awaited him, but he did not come.
- Maria onu bekledi ama o gelmedi.
Tom wasn't awaiting me.
- Tom beni beklemiyordu.
We just need to bide our time.
- Sadece uygun zamanı beklemeliyiz.
We need to bide our time.
- Zamanımızı beklemeliyiz.
I'll wait for him for an hour.
- Onu bir saat bekleyeceğim.
Please wait for thirty minutes.
- Lütfen yarım saat bekle.
Maria awaited him, but he did not come.
- Maria onu bekledi ama o gelmedi.
We always look forward to Tom's annual visit.
- Tom'un yıllık ziyaretini her zaman sabırsızlıkla bekleriz.
May we look forward to receiving your order?
- Siparişinizi almayı dört gözle bekleyebilir miyiz?