After a long wait in line, she was told she should get a certified copy of her birth certificate as identification.
- Uzun bir bekleyişten sonra, ona kimlik olarak onun doğum belgesinin onaylı bir nüshasını alması gerektiği söyleniyor.
It's going to be a three-hour wait.
- Bu üç saatlik bir bekleyiş olacak.
You can't expect me to always think of everything!
- Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
Don't expect too much.
- Çok fazla şey bekleme.
Please hold on a moment.
- Lütfen biraz bekleyin.
Hold on a minute, please.
- Bir dakika bekle,lütfen.
Hang on a minute. There's quite a few black chess pieces over there.
- Biraz bekleyin. Orada fazlasıyla siyah satranç taşı var.
We're a bit busy at the moment. Can you hang on a minute?
- Şu anda biraz meşgulüz. Bir dakika bekleyebilir misiniz?
Please wait half an hour.
- Lütfen yarım saat bekle.
You shouldn't wait here.
- Burada beklememen gerekir.
It is expected that the tsunami surge will be ten meters or less.
- Tsunami dalgalarının on metre ya da daha az olacağı beklenmektedir.
The garden was larger than I had expected.
- Bahçe beklediğimden daha büyüktü.
Tom hit the pause button.
- Tom bekletme butonuna bastı.
Tom put the key in the lock and paused a moment before he turned it.
- Tom anahtarı kilide taktı ve onu çevirmeden önce bir süre bekledi.
He kept me waiting for more than an hour.
- O beni bir saatten daha fazla bekletti.
We men are used to waiting for the women.
- Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
Maria awaited him, but he did not come.
- Maria onu bekledi ama o gelmedi.
Tom is in jail, awaiting trial.
- Tom duruşmayı beklerken hapistedir.
We need to bide our time.
- Zamanımızı beklemeliyiz.
We just need to bide our time.
- Sadece uygun zamanı beklemeliyiz.
We can hardly wait for the party on Friday.
- Cuma günkü partiyi bekleyemeyiz.
Please wait for thirty minutes.
- Lütfen yarım saat bekle.
Maria awaited him, but he did not come.
- Maria onu bekledi ama o gelmedi.
Tom told me he had nothing to look forward to.
- Tom bana sabırsızlıkla beklediği bir şeyi olmadığını söyledi.
If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries.
- Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.