bekçi

listen to the pronunciation of bekçi
Turkish - English
warden
watcher
watchman

The night watchman has a police dog. - Gece bekçisinin bir polis köpeği var.

He is a watchman in this building. - Bu binada bir bekçidir.

guard

He went into the bank in the disguise of a guard. - O bir bekçi kılığında bankaya girdi.

The spy was very furtive as he stole the keys from the guard. - Ajan bekçiden anahtarları çalarken çok sinsiydi.

nightman
custodian

Tom's father was a school custodian. - Tom'un babası bir okul bekçisiydi.

proctor's dog
keeper

Tom is a lighthouse keeper and leads a lonely life. - Tom, deniz feneri bekçisi ve yalnız bir hayat sürüyor.

gatekeeper
warder
caretaker
watchman, night-watchman; guard, sentry
proctor's man
game keeper
(Kanun) guardian
sentry
bekçi kulesi
watchtower; fire tower
bekçi kulübesi
watch box
bekçi köpeği
guard dog

He bought a guard dog to keep out intruders. - Yabancıları yaklaştırmamak için bir bekçi köpeği aldı.

bekçi köpeği
bandog
bekçi köpeği
watchdog

Maybe we need to get a watchdog. - Belki bir bekçi köpeği almamız gerekiyor.

Tom threw a piece of meat to the watchdog. - Tom bekçi köpeğine bir parça et attı.

bekçi saati
telltale clock
bekçiler
guards
Turkish - Turkish
Bir şeyi veya bir yeri bekleyip korumakla görevli kimse: "Karşı odaya bekçi oldun dedi, ilk aylığımı verdiler."- S. F. Abasıyanık
Bir şeyi veya bir yeri bekleyip korumakla görevli kimse
paşvani
garavul
karavul
Bekçiler
(Osmanlı Dönemi) RAKİBAN
English - Turkish

Definition of bekçi in English Turkish dictionary

bekçi kulübesi
watch box
bekçi
Favorites