Ben işe yürüyerek giderim.
- Ich gehe zu Fuß zur Arbeit.
İşe gitmek istemiyorum.
- Ich will nicht zur Arbeit.
Yorgun olmasına rağmen, işi bitirmeye çalıştı.
- Obwohl sie müde war, versuchte sie, die Arbeit zu Ende zu bringen.
Ne kadar uzun sürerse sürsün, bu işi bitireceğim.
- Egal wie lange es auch dauert, ich werde diese Arbeit zu Ende bringen.
Daha bitiremedin mi işini?
- Hast du deine Arbeit noch nicht beenden können?
Tom artık işini yapamıyor.
- Tom ist nicht mehr fähig, seine Arbeit zu verrichten.
Tom'u çalışırken gördüm.
- I've seen Tom at work.
Tom bugün çalışırken kendini incitti.
- Tom injured himself at work today.
Çalışma odasında hâlâ iş başında.
- He is still at work in the workroom.
Tom ve Mary her ikisi de iş başında.
- Tom and Mary are both at work.
Evde mi yoksa işte mi daha fazla zaman harcarsın?
- Do you spend more time at home or at work?
İşte daha az ve evde daha çok zaman geçirmek istiyorum.
- I'd like to spend less time at work and more time at home.
He is at work now, but will be coming home at seven.
- Er ist jetzt bei der Arbeit, wird aber um sieben nach Hause kommen.
Every time I went to see him, I found him at work.
- Immer wenn ich ihn besuchte, traf ich ihn bei der Arbeit an.