Aşkta, sadece başlangıçlar vardır.
- In love, there are only beginnings.
Modern felsefe 19. yüzyılda başlamıştır.
- Modern philosophy has its beginnings in the 19th century.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
O, bize başlamak için sinyal verdi.
- He gave us the signal to begin.
Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
- The beginning is the most important part of the work.
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
Önümüzdeki ayın başında Tokyo'ya varacak.
- She will arrive in Tokyo at the beginning of next month.
Soğuk kanlılığımı kaybetmeye başlıyordum.
- I was beginning to lose my cool.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
- I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
Okul dokuzda başlar ve altıda biter.
- School begins at nine and is over at six.
Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
- The beginning is the most important part of the work.
O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.
- At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.
Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.
- The training session is scheduled to begin at 4 p.m.
Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.
- The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.
Önümüzdeki hafta başlayarak yeni bir ders kitabı kullanacağız.
- Beginning next week, we'll be using a new textbook.
Bu ağacın kökleri derinlere uzanıyor.
- The roots of this tree go down deep.
Bitkiyi kökleriyle çekin.
- Pull the plant up by the roots.
Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
- Birth is, in a manner, the beginning of death.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
İlk başta işimden hoşlanmadım ama artık ondan hoşlanmaya başlıyorum.
- At first I didn't like my job, but I'm beginning to enjoy it now.
O zaman ilkbaharın başlangıcıydı.
- It was then the beginning of spring.
Kaynaklar tükenmeye başlıyor.
- The supplies are beginning to give out.
He is beginning to read a new book.
The house you want is down at the beginning of the street.
In the beginning God created Heaven and Earth.
- In the beginning God created the heavens and the earth.
I am beginning to understand.
- I'm beginning to understand.
... supposed the beginnings when i was thirteen ...
... Well, from those humble beginnings of one device and one carrier and one country, how ...