before some future time; before the end; eventually; in time

listen to the pronunciation of before some future time; before the end; eventually; in time
English - Turkish

Definition of before some future time; before the end; eventually; in time in English Turkish dictionary

yet
henüz

O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir. - He isn't back yet. He may have had an accident.

Yemek henüz hazır değil. - The food's not ready yet.

yet
sonunda

Sonunda soğuk algınlığın bitti mi? - Are you over your cold yet?

Sonunda gerçeği öğrenecek. - He is yet to know the truth.

yet
conj. yine de
yet
şimdi

Şimdiye kadar ondan bir kelime duymadım. - I have not heard a word from him as yet.

Şimdilik her şey yolunda gidiyor. - As yet, everything has been going well.

yet
şu anda

Şu anda hiç planın var mı? - Do you have any plans yet?

Tom'un şu anda onu yapmak için hazır olduğundan emin değilim. - I'm not sure Tom is ready to do that yet.

yet
oysaki
yet
daha

Daha bir şey görmedin ki. - You ain't seen nothing yet.

Tepenin üstüne ulaştığımızda rüzgar daha da sert esti. - The wind blew harder yet when we reached the top of the hill.

yet
şu tapta
yet
aynı zamanda
yet
yine de

Yine de gerçeği öğrenmek zorundayız. - We have yet to learn the truth.

Güneş parlıyordu, yine de hava soğuktu. - The sun was shining, yet it was cold.

yet
bununla beraber
yet
ama

Uzun süredir Fransızca öğreniyorum ama henüz akıcı değilim. - I've been studying French for a long time, but I'm not yet fluent.

Tom gelmek için söz verdi, ama henüz gelmedi. - Tom promised to come, but hasn't showed up yet.

yet
ve yine
yet
(zarf) hâlâ, henüz, daha, şimdiye kadar, şimdiye dek, sonunda, hatta, yine de
yet
derhal
yet
ancak

Ülke bölünür ancak dağlar ve ırmaklar vardır. - The country is divided, yet there are mountains and rivers.

John henüz gelmedi, ancak o gelirse, seni ararım. - John has not come yet, but when he does, I will call you.

yet
not as yet henüz değil
yet
daha; henüz; hâlâ: They haven't come yet. Daha gelmediler. "Can I come in?" "Not yet." "Girebilir miyim?" "Henüz değil." I have yet to
yet
(bağlaç) yine de, ama, ancak, buna rağmen, oysa
English - English
yet
before some future time; before the end; eventually; in time
Favorites