before (a time)

listen to the pronunciation of before (a time)
English - Turkish

Definition of before (a time) in English Turkish dictionary

until
e kadar

Yaklaşık 3:00 a.m. e kadar kitap okuduğu için Tom yatmamıştı. - Tom was up until about 3:00 a.m. reading a book.

until
-e kadar
until
{e} bağ. -e kadar, -e değin, -e dek
until
{e} kadar

On yaşına gelene kadar Hiroshima'da yaşadı. - She had lived in Hiroshima until she was ten.

O gelene kadar burada bekleyeceğim. - I'll wait here until she comes.

until
conj. inceye kadar
until
{e} değin

Bunu yapan kişiyi bulana değin dinlenmeyeceğim. - I won't rest until I find the person who did this.

O zamana değin, gerçeği bilmiyordu. - It was not until then that he learned the truth.

until
{e} dek

Neden sarhoş olana dek içiyorsun? - Why do you drink until you are that drunk?

Tom geri dönene dek burada kalmak zorundayız. - We have to stay here until Tom gets back.

until
(bağlaç) inceye kadar, kadar
until
(İnşaat) -ye kadar
before time
vaktiyle
until
(Bilgisayar) bitiş

Tom üç ay öncesine kadar bize bitişikte yaşadı. - Tom lived next door to us until three months ago.

until
-e değin
until
ila

Benim ilacım hazır olana kadar burada bekleyeceğim. - I'll wait here until my medicine is ready.

until
-e dek
until
- inceye kadar
before time
Önceden, evvelce
happened before the usual time
olması gerekenden önce
previously, before a certain time
Daha önce, belirli bir süre önce
until
Preposition Until means up to a time or before. İt can be followed by a time expression or an ındependent clause

There were visa applicants in our waiting room until 7 p.m.

be before one's time
(deyim) zamanından önce gelişmek
before (a time)
Favorites