Bunun korkunç olduğunu düşünüyorum.
- I think it's awesome.
Sana gerekten korkunç bir şey göstereyim.
- Let me show you something really awesome.
Parlak bir fikir ileri sürdüm.
- I've come up with a brilliant idea.
O parlak bir geleceğe sahiptir.
- She has a brilliant future.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
Herkes onu görkemli bir piyanist olarak tanıdı.
- Everyone recognized him as a brilliant pianist.