becoming larger; of something which grows

listen to the pronunciation of becoming larger; of something which grows
English - Turkish

Definition of becoming larger; of something which grows in English Turkish dictionary

growing
büyüyen

Kütüphanenin önünde büyüyen bir sürü ağaç var. - There are many trees growing in front of the library.

Büyüyen bir çocuk daha fazla gıda gerektirir. - A growing child requires more food.

growing
{s} gelişen
growing
büyüyor

O ülkenin ekonomisi büyüyor. - That country's economy is growing.

Ambargoya muhalefet büyüyordu. - Opposition to the embargo was growing.

growing
büyümekte olan
growing
{f} geliş

İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor. - Trade between the two countries has been steadily growing.

growing
{i} gelişim
growing
gelişerek
growing
{i} yetiştirme

Çiftçiler fıstık yetişen iyi bir yaşam yapmazlarsa, diğer ürünleri yetiştirmeye çalışacaklardır. - If farmers don't make a decent living growing peanuts, they will try growing other crops.

Babamın hobisi gül yetiştirmektir. - My father's hobby is growing roses.

growing
{i} tarım

Organik tarım kimyasallar olmadan bir bitkileri (tahıllar, baklagiller, meyve) yetiştirme yöntemidir. - Organic agriculture is a method of growing plants (grains, legumes, fruit) without chemicals.

growing
{s} çoğalan
growing
{i} gelişme
growing
{i} büyüme

Hava kirliliği bazı bitkilerin büyümesini önler. - Air pollution prevents some plants from growing well.

Büyüme hızı katlanarak büyüyor. - The rate of growth is growing exponentially.

growing
{s} artan

Onlar artan bir nüfusa sahip, bu yüzden çok daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var. - They have a growing population; therefore they need more and more food.

English - English
{s} growing
becoming larger; of something which grows
Favorites