because of.

listen to the pronunciation of because of.
English - Turkish
yüzünden

Kötü hava yüzünden, o gelemedi. - Because of the bad weather, he couldn't come.

Yağmur yüzünden gelemedim. - I couldn't come because of the rain.

nedeniyle

Hastalık nedeniyle partiye gidemedim. - I could not go to the party because of illness.

Bogdan Tanjević kolon kanseri nedeniyle istifa edecek. - Bogdan Tanjević will resign because of colon cancer.

-den dolayı
for
süresince

İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim. - I waited for the bus in the snow as long as two hours.

for
elverişli

Bu yer yüzmek için elverişli. - The place is convenient for swimming.

because of
naşi
because of
cihetiyle
because of
ile

Fadıl'ın çocukları, annelerinin zihinsel durumu nedeniyle büyükanne ve büyükbabaları ile birlikte yaşamaya başladılar. - Fadil's children went to live with their grandparents because of the mental state of their mother.

Şiddetli yağmur nedeni ile gidemedim. - I couldn't go because of the heavy rain.

because of
için

Çok kişiye istenmeyen e posta gönderdiğim için Twitter hesabım askıya alındı. - My Twitter account is suspended because of spamming.

Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun. - Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.

because of
sebebiyle

Şiddetli fırtına sebebiyle gezi iptal edildi. - The trip was canceled because of the terrible storm.

Şiddetli fırtına sebebiyle seyahat iptal edildi. - The trip was canceled because of the terrible storm.

for
(Bilgisayar) bu öğe için
for
yoluna

Senin için onun yoluna gireceğini umuyorum, Tom. - I hope it works out for you, Tom.

because of
dolayı

O, kardan dolayı geç kaldı. - He was late because of the snow.

Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz. - We can't sleep because of the noise.

for
karşılığında

Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır. - Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.

Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor? - What does Tom get in return for all the work he's done?

for
yüzünden

O, cinayet yüzünden hapse atılmıştır. - He was framed for murder.

O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi. - She was disqualified from the race for two false starts.

for
şerefine
for
zarfında
because of
dolayısı ile
because of
(isim)deniyle, dolayı
because of
dolayısıyla
by dint of
vasıtasıyla
by dint of
-in sayesinde
by dint of
kuvvetiyle

O çaba kuvvetiyle başardı. - He succeeded by dint of effort.

by dint of
(Fiili Deyim ) 1-kuvvetiyle 2- vasıtasıyla 3- sayesinde
for
{e} karşı

Beni istasyonda karşılamayı unutma. - Do not forget to meet me at the station.

Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar. - Fortunately they had no storms on the way.

for
{e} uygun

Bu oda uyumak için uygun değil. - This room is not suitable for sleeping.

Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok. - No one doubts her fitness for the post.

for
{e} doğru

Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım. - If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.

Güneş batarken, hepimiz eve doğru hareket ettik. - The sun having set, we all started for home.

for
{e} yönünde
for
adına

Babasının adına toplantıya katıldı. - He attended the meeting for his father.

O, onun adına konuştu. - She spoke up for him.

for
namına
English - English
along of

Turning against your own poor father, to set them bloody-minded soldiers on him! And now he'll be taken and hanged, and I shall be a poor miserable widow woman all along of you! — Charlotte M. Yonge, The Carbonels, 1896.

On account of; by reason of; for sake of, for the purpose of; by dent of; on the force of; by way of
for

He can't see the forest for the trees. - Because of these trees, he can't see the forest.

Because my nephew was still young, he was forgiven. - My nephew was excused because of his youth.

due to, on account of, for
On account of; by reason of
by dint of
because of.

    Hyphenation

    be·cause of

    Videos

    ... up living alone by choice. And the reason she could be independent was because of Social ...
    ... system had frozen up. And because of the resilience and the determination of the American people, ...
Favorites