bebeklik

listen to the pronunciation of bebeklik
Turkish - English
infancy
early childhood
babyhood, infancy
babyhood
(Tıp) infantility
bebek
baby

Be quiet, or the baby will wake up. - Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak.

The baby ceased crying. - Bebek ağlamayı kesti.

bebeklik etmek
childish
bebeklik amnezisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) infantile amnesia
bebeklik devresi
babyhood
bebeklik etmek
to be childish
bebeklik çağı
babyhood
bebek
baby, infant; doll, dolly; girl, woman, baby, babe
bebek
infantile
bebek
infant

She was adopted as an infant. - O bir bebekken evlat edinilmiştir.

We need more medical care for infants. - Bizim bebekler için daha fazla tıbbi bakıma ihtiyacımız var.

bebek
neonate
bebek
bambino
bebek
cookie

Cookie was raised by Kate. - Bebek Kate tarafından yetiştirildi.

bebek
babe; doll; cookie
bebek
babunbaby
bebek
cooky
bebek
ınfant
bebek
{i} doll

My brother gave me a cute doll. - Erkek kardeşim bana sevimli bir oyuncak bebek verdi.

My sister made me a beautiful doll. - Kız kardeşim bana güzel bir oyuncak bebek yaptı.

bebek
suckling

The babies are suckling. - Bebekler süt emerler.

bebek
{i} babe

When I last saw Tom he was just a babe in arms. - Tom'u son gördüğümde daha el kadar bebekti.

As innocent as a babe unborn. - Doğmamış bir bebek kadar masum.

bebek
dolly
bebek
bantling
Turkish - Turkish
Bebek olma durumu
Yeni doğan yavrunun yetişkinlerin bakımına sürekli olarak bağımlı olduğu dönem
Bebek gibi davranışlarda bulunma
bebeklik etmek
Bebek gibi davranışlarda bulunmak
bebek
Sevgi seslenişi olarak kullanılan bir söz
bebek
Meme veya kucak çocuğu
bebek
Plastik, tahta, bez vb.nden yapılan insan biçiminde oyuncak: "Yarın seni bonmarşeye götüreceğim, beğendiğin bebeği alacağım."- H. E. Adıvar
bebek
Göz bebeği: "Uzun kirpikli gözleri sık sık açılıp kapanıyor, bebekleri daima hareket ediyordu."- P. Safa
bebek
Göz bebeği
bebek
Plastik, tahta, bez vb.nden yapılan insan biçiminde oyuncak
bebek
Anadolu'da ilkel bir kukla oyunu
bebeklik
Favorites