Ne güzel bir gökkuşağı!
- What a beautiful rainbow!
O çok güzeldir, daha neyse çok akıllıcadır.
- She is very beautiful, and what is more, very wise.
O güzel ve ayrıca çok zarif.
- She is beautiful, and what is more, very graceful.
Buz pateni zarif ve güzel olabilir.
- Ice skating can be graceful and beautiful.
O en güzel çiçekten hoşlanır.
- He likes the most beautiful flower.
Bir dağ sırtı eteğinde güzel bir şehirde yaşamak çok hoştur.
- It's very pleasant to live in a beautiful city at the foot of a mountain ridge.
Aşk harika ve güzeldir.
- Love is wonderful and beautiful.
Piknik için harika bir gün, değil mi?
- Isn't it a beautiful day for a picnic?
Bu çiçek tatlı kokuyor.
- This flower smells beautiful.
O güzel değildi ama onun büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı.
- She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile.
Fransa'nın bayanları güzeldir.
- The women of France are beautiful.
O Kar Beyazı kadar güzeldir.
- She is as beautiful as Snow White.
O araba gerçek bir güzelliktir.
- That car is a real beauty.
O düzenli bir güzellik.
- She is a regular beauty.
Kasabadaki en güzel kızla evleniyorum.
- I am getting married to the most beautiful girl in town.
Onun bir doğumda iki güzel kızı oldu.
- She had two beautiful girls at one birth.
Bayan Smith ünlü bir güzel kadındı.
- Mrs. Smith was a famous beauty.
Bir güzellik salonunda hoş ve mutlu bir zaman geçirmeye ne dersin?
- How about spending an elegant and blissful time at a beauty salon?
O araba gerçek bir güzelliktir.
- That car is a real beauty.
Kilise çiçeklerle güzelce dekore edildi.
- The church was beautifully decorated with flowers.
O, güzelce piyano çaldı.
- She played the piano beautifully.
O güzel şekilde şarkı söyleyebilir ve dans edebilir.
- She can sing and dance beautifully.
Hile çok güzel çalıştı.
- The trick worked beautifully.
Biz güzel manzaraya bakarak ayakta durduk.
- We stood looking at the beautiful scenery.
Güzel Fransızca lisanı kayboldu.
- The beautiful French language is lost.
Bunun güzel bir şekilde üstesinden geldin.
- You handled that beautifully.
Onun kadar güzel bir şekilde Çince yazan birini bulmak zordur.
- It's hard to find someone who writes Chinese as beautifully as he.
It looks beautiful.
Beautiful! What a catch! (referring to an athlete catching a ball).
Beautiful! I dropped the soup on the floor!.
The skater performed a beautiful axel.
Anyone who has ever met her thought she was absolutely beautiful.
After watching Saturday's final, don't you agree that soccer is still the beautiful game that Pelé called it?.
They were the beautifulest boys I ever laid eyes on, and uncle sot great store by them.
Chris is a beauty.
It's the long weekend. Beauty!.
The beauty of the deal is it costs nothing!.
He made a beauty pass through the neutral zone.
... higher up on this remains one occasions most beautiful nonprofit ...
... memories look beautiful. ...