Ağlamanın ve şikayet etmenin bir yararı yok. Sahip olduklarınla mutlu olmaya çalışın.
- There's no use crying and complaining. Try to be content with what you have.
Şikâyet etmeyi bırak ve sana söylenildiği gibi yap.
- Stop complaining and do as you're told.
Ben sürekli şikâyet etmenden bıktım.
- I'm fed up with your constant complaining.
Biz ağlayarak doğarız, hayatlarımızı şikayet ederek geçiririz ve hayal kırıklığına uğramış olarak ölürüz.
- We are born crying, spend our lives complaining, and die disappointed.
Şikâyet ederek daha az üretken bir şey yaparak daha fazla zaman harcamalısın.
- You should spend less time complaining and more time doing something productive.
Onun sürekli şikâyet konuşması beni sinirlendirdi.
- Her constant complaining speech irritated me.
Havadan şikâyet etmen bir işe yaramaz.
- It is no use complaining about the weather.
Onun yemekleri hakkında şikâyet ettiğini hiç duymadım.
- I've never heard him complaining about his meals.
Şikâyet etmenin bir faydası yok.
- It is no use complaining.
Polis onu sorgulamak için durdurduğunda Tom kaçmaya çalıştı.
- When the police stopped him for questioning, Tom tried to make a run for it.
Yargıç Dan Anderson, Linda'yı sorgulamaya başladı.
- Judge Dan Anderson started questioning Linda.