beanstandend

listen to the pronunciation of beanstandend
English - Turkish

Definition of beanstandend in English Turkish dictionary

deprecating
{s} küçümseyen
complaining
ağlama

Ağlamanın ve şikayet etmenin bir yararı yok. Sahip olduklarınla mutlu olmaya çalışın. - There's no use crying and complaining. Try to be content with what you have.

complaining
şikayet etme

Şikâyet etmeyi bırak ve sana söylenildiği gibi yap. - Stop complaining and do as you're told.

Ben sürekli şikâyet etmenden bıktım. - I'm fed up with your constant complaining.

complaining
şikayet ederek

Biz ağlayarak doğarız, hayatlarımızı şikayet ederek geçiririz ve hayal kırıklığına uğramış olarak ölürüz. - We are born crying, spend our lives complaining, and die disappointed.

Şikâyet ederek daha az üretken bir şey yaparak daha fazla zaman harcamalısın. - You should spend less time complaining and more time doing something productive.

complaining
(Argo) nağme
complaining
{i} şikayet

Onun sürekli şikâyet konuşması beni sinirlendirdi. - Her constant complaining speech irritated me.

Havadan şikâyet etmen bir işe yaramaz. - It is no use complaining about the weather.

complaining
{f} şikayet et

Onun yemekleri hakkında şikâyet ettiğini hiç duymadım. - I've never heard him complaining about his meals.

Şikâyet etmenin bir faydası yok. - It is no use complaining.

complaining
şikayet et(mek)
questioning
sorgulama

Polis onu sorgulamak için durdurduğunda Tom kaçmaya çalıştı. - When the police stopped him for questioning, Tom tried to make a run for it.

Yargıç Dan Anderson, Linda'yı sorgulamaya başladı. - Judge Dan Anderson started questioning Linda.

complaining
(isim) söylenme, sızlanma
complaining
sızlanan
complaining
{i} söylenme
complaining
şikayet eden
deprecating
{s} karşı koyan
deprecating
{s} olumsuz
deprecating
{s} itiraz eden
objecting
(sıfat) itiraz eden
objecting
{s} itiraz eden
questioning
soran