Öyle haksız bir öneriyi reddetmeliydin.
- You should've rejected such an unfair proposal.
Hakimler için eski seçim süreci çok haksızdı.
- The old selection process for judges was very unfair.
Tom Mary'ye taraflı davrandığını söyledi.
- Tom told Mary that she was being unfair.
Onlar onu haksızca suçladılar.
- They accused him unfairly.
Sana haksızca davranıldığını hissediyorsun.
- You feel you've been treated unfairly?
Tom insafsızca davranıldığından şikayet etti.
- Tom complained that he had been unfairly treated.
Senin eleştirin çok insafsız.
- Your criticism is very unfair.
It was unfair for the boss to give larger bonuses to his friends.
... MICHELLE PHAN: Well, it's unfair to ask me that, just ...
... And it's very unfair. ...