Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.
- He seems like a softy on the surface, but at the core he's got an iron will that makes him an extremely tough negotiator.
Tom çok zorlu bir rakipti.
- Tom was a very tough opponent.
Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular.
- They made equally tough demands.
Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
- My immediate boss is tough to please.
Tom çetin bir müzakereci.
- Tom is a tough negotiator.
Tom göründüğünden daha çetin.
- Tom is tougher than he looks.
Eşekler dayanıklı hayvanlardır.
- Donkeys are tough animals.
Tom herkesin onun olduğunu söylediği kadar dayanıklı değil.
- Tom isn't as tough as everyone says he is.
Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.
- He seems like a softy on the surface, but at the core he's got an iron will that makes him an extremely tough negotiator.
Bu biftek çok serttir.
- This steak is too tough.
Filin derisi çok serttir.
- The elephant's skin is very tough.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
The tent, made of tough canvas, held up to many abuses.
He had a reputation as a tough negotiator.
Only a tough species will survive in the desert.
If you don't like it, tough!.
... Because you've generally been quite tough on newspapers, ...
... QUESTION: Hi, Governor. I think this is a tough question. To each of you. What do you ...