Şüphesiz iyi bir fikir ama uygulamaya koymak zor.
- It's a good idea, to be sure, but it's hard to put it into practice.
O şüphesiz zengin ama onun çok akıllı olduğunu sanmıyorum.
- She is rich, to be sure, but I don't think she's very smart.
O ünlü bir adam, elbette ben ondan hoşlanmıyorum.
- He is a famous man, to be sure, but I don't like him.
O elbette toplantıdaydı ama uyuyordu.
- He was at the meeting, to be sure, but he was asleep.
Bu metot kesin çalışacaktır.
- This method is sure to work.
Hayalinin gerçekleşeceği gün kesin gelecek.
- The day is sure to come when your dream will come true.
Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
- How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
Dışarı çıkmadan önce ışığı söndürdüğünüzden emin olun.
- Be sure to put out the light before you go out.
Hiç sorun çıkmayacağından emin olmak istiyorum.
- I want to be sure that there will be no problems.
Bunu yapmak istediğin için yaptığından emin olmak istiyorum.
- I want to be sure that you're doing this because you want to.
... And we've made sure to give you choice. ...
... So I want to make sure to give her a call right ...