Söyleyecek bir şeyiniz olmadığında susmak utanç verici değil.
- It's not shameful to be silent when you have nothing to say.
Onun sessiz olma hakkı yoktu.
- He didn't have the right to be silent.
Ebeveynler çocuklara konuşmayı öğretir, çocuklar ebeveynlere sessiz olmayı öğretir.
- Parents teach children to speak, children teach parents to be silent.
Ben sessiz olmak için gelmedim.
- I didn't come to be silent.
Uzun süredir suskunum.
- I have been silent for a long time.
Sorun konusunda sessiz kaldı.
- She kept silent about the problem.
Bir süre sessiz kaldı.
- He kept silent for a while.
O susmaktan başka bir şey yapamaz.
- He can't do anything but keep silent.
Söyleyecek bir şeyiniz olmadığında susmak utanç verici değil.
- It's not shameful to be silent when you have nothing to say.
Söyleyecek bir şeyiniz olmadığında susmak utanç verici değil.
- It's not shameful to be silent when you have nothing to say.
The Magnavox Odyssey was a silent console.
This new-created world, whereof in hell Fame is not silent. John Milton.
The silent of the night. Shakespeare.
... The audience here in the hall has promised to remain silent. No cheers, applause, boos, ...