Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak.
- Be quiet, or the baby will wake up.
Tom nasıl sessiz olacağını bilmiyor.
- Tom doesn't know how to be quiet.
Please be quiet, baby is sleeping.
Bütün istediğim huzur ve sessizlik.
- All I want is peace and quiet.
Tom sadece biraz huzur ve sessizlik istedi.
- Tom just wanted some peace and quiet.
İki kız kardeş çok sakince yaşadılar.
- The two sisters lived very quietly.
Tom Mary'den sakin olmasını rica etti.
- Tom asked Mary to be quiet.
Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.
- I told the children to be quiet, but they just kept on being noisy.
Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak.
- Be quiet, or the baby will wake up.
Şişe tıpalandı ve mahzende bir rafa konuldu.
- The bottle was corked and put on a shelf in the cellar.
Şişeler tıpalanmıştı.
- The bottles were stopped with corks.
Tom mantarı şarap şişesine geri koydu.
- Tom put the cork back into the wine bottle.
Mantarı serbest bıraktı.
- He released the cork.
Tom sessiz, nazik ve saygılıydı.
- Tom was quiet, polite and respectful.
Sessiz olmamı istiyorsan, sadece iste.
- If you want me to be quiet, just ask.
Calvin Coolidge sessiz ve sade görünümlüydü.
- Calvin Coolidge was quiet and plain-looking.
Tom sadece biraz huzur ve sessizlik istedi.
- Tom just wanted some peace and quiet.
Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil.
- Even at nighttime, it was not quiet and peaceful any more.
Mary sessiz ve mütevazi bir genç kadındı.
- Mary was a quiet and unassuming young lady.
Tom'dan daha huzurluyuz
- We're quieter than Tom.
Bu orman sakin ve huzurlu.
- This forest is quiet and peaceful.
Lütfen kapıyı sessizce kapat.
- Please close the door quietly.
O bizi duymasın diye sessizce konuşun.
- Speak quietly lest she should hear us.
Tatilleri sakin bir yerde geçirmek istiyoruz.
- We want to spend the holidays in a quiet place.
Ben, dağlarda sessiz bir tatil umuyordum.
- I anticipated a quiet vacation in the mountains.
Tom uslu durmamı söyledi.
- Tom told me to keep quiet.
Tom ve ben uslu durduk.
- Tom and I kept quiet.
Tom ve Mary tüm yaygarayı önlemek için gizlice evlenmek istiyordu.
- Tom and Mary wanted to get married on the quiet to avoid all the hullabaloo.
Başkalarını rahatsız etmemek için sessizce çalışın.
- Work quietly lest you disturb others.
the sea was quiet; a quiet night at home; all quiet on the Western front.
I can't hear the music, it is too quiet.
We need a bit of quiet before we can start the show.
... quiet the high season ...
... quiet pots ...