be present in; be inside of

listen to the pronunciation of be present in; be inside of
English - Turkish

Definition of be present in; be inside of in English Turkish dictionary

occupy
{f} meşgul etmek
inhabit
{f} yaşamak (içinde)
inhabit
içinde oturmak
inhabit
{f} ikamet etmek
inhabit
iskan etmek
inhabit
oturmaya elverişli
inhabit
ikamet et
inhabit
-de yaşamak
inhabit
Bir yeri mesken tutmak

We inhabited Istanbul for a long time.

inhabit
{f} -de oturmak
inhabit
sakin olmak
inhabit
yaşa

Şu adalarda hangi hayvanlar yaşar? - What animals inhabit those islands?

Bu ülkede yaşayanların çoğu Sünni Müslümandır. - In this country, most of the inhabitants are Sunni Muslims.

inhabit
{f} oturmak
inhabit
inhabitableiçinde oturulur
occupy
be occupied with ile meşgul olmak
occupy
{f} (koltuk, masa v.b.'nde) oturmak; (yatakta) yatmak
occupy
(fiil) oturmak, tutmak, işgal etmek, almak (zaman), meşgul etmek
occupy
{f} belirli
English - English
inhabit
occupy