Bu yaz günü çok çabuk bitecek!
- This summer's day will be over all too soon!
Bu dersin bitmesine 10 dakika kaldı.
- This class will be over in ten minutes.
Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
- Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
Çocuk, çitin üzerinden atladı.
- The boy skipped over the fence.
Oğlu kayalıkların üstüne düştü.
- His son fell over the cliff.
Tom elini onun kalbinin üstüne koydu.
- Tom put his hand over his heart.
Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti.
- The party was all but over when I arrived.
Gösteri neredeyse bitmişti.
- The performance was almost over.
Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.
- Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Kızının ölümü üzerine ağladı.
- He wept over his daughter's death.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
- The quick brown fox jumps over the lazy dog.
Tom başının üstünde gibi hissetti.
- Tom felt like he was in over his head.
Borçları 1,000 doların üstündedir.
- His debts amount to over $1,000.
Lütfen doğum gününün bittiğini söyleme.
- Please don't say your birthday is over.
Tom sonunda okul yılının bittiğine memnun.
- Tom is glad the school year is finally over.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
O, çok fazla iyimser bir bakış.
- That's an overly optimistic view.
Baştan sona kapıyı beyaza boyadı.
- He painted the door over white.
Teslim etmeden önce kağıdını baştan sona oku.
- Read over your paper before you hand it in.
Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.
- The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world.
Partiden arta kalan birçok yemek vardı.
- There was a lot of food left over from the party.
Tom yukarıdan geçen bir helikopter duydu.
- Tom heard a helicopter overhead.
Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir.
- The church is on the hill overlooking the city.
Satın almadan önce evi iyice inceledik.
- We went over the house thoroughly before buying it.
Onu iyice düşünmem için bana biraz zaman ver.
- Give me some time to think it over.
Delegeler tekrar tekrar oy kullandı.
- Delegates voted over and over again.
Ben onu tekrar yapmak zorunda mıyım?
- Do I have to do it over again?
Bir fincan kahve içerken sorun hakkında sohbet ettik.
- We talked about the question over a cup of coffee.
Artık onun hakkında konuşmayalım.
- Let's not go over that again.
Sen bu iş için gereğinden fazla niteliklisin.
- You're overqualified for this job.
Bu iş için gereğinden fazla kalifiye olduğumu söylediler.
- They said I'm overqualified for that job.
Eldeki bir kuş yukardakinden daha emniyetlidir.
- A bird in hand is safer than one overhead.
Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
- This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.
- Tom pulled his cap down over his eyes.
Hatalarına bir daha asla göz yummayacağım.
- I'll never overlook your mistakes again.
Fadıl'ı bir daha kaybetmek istemiyorum.
- I don't want to lose Fadil all over again.
Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.
- Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
En zor bölüm şimdi bitti.
- The hardest part is over now.
O, başımın hemen üstünden gitti.
- That went right over my head.
Tom onun üstünden geçecek.
- Tom will get over it.
Ekim ayının bitmek üzere olduğuna inanabiliyor musun?
- Can you believe that October is almost over?
Toplantı nerdeyse bitmek üzere.
- The meeting is almost over.
Keşke bu tamamen bitse.
- I wish this was all over.
Bana sorarsanız bu tamamen abartılı.
- If you ask me, it's completely overblown.
Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.
- He got over the shock of his father's death.
Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.
- Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Tom, Meryem ile buluşunca yeniden doğmuş gibi oldu.
- Tom turned over a new leaf when he met Mary.
Tom Mary'yi her yere götürdü.
- Tom drove Mary all over the place.
Tom Mary'nin olduğu yere yürüdü.
- Tom walked over to where Mary was.
Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.
- Dalida died from an overdose of sleeping pills.
Aşırı çalışma ve yetersiz yemeklerden dolayı, o hastalandı.
- What with overwork and poor meals, she fell ill.
Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
- Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Dünyada 2,500'ü aşkın yılan türü bulunmaktadır.
- There are over 2,500 types of snakes in the world.
O otuzu aşkın olamaz; o hâlâ yirmili yaşlarda olmalı.
- She can't be over thirty; she must still be in her twenties.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor.
- Tom is reading over the contract right now.
300'ü geçkin insan tutuklandı.
- Over 300 people were arrested.
Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
- Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.
Hızlı kahverengi tilki tembel kahverengi köpeğin üstüne atladı.
- The quick brown fox jumped over the lazy brown dog.
Babam hava yoluyla dünyanın her yerine seyahat etti.
- My father traveled all over the world by air.
Haber kasabanın her yerine yayıldı.
- The news spread all over the town.
Dünyanın her yerinden binlerce insan, NASA astronotu olmak için başvuruyor.
- Thousands of people from all over the world apply to become NASA astronauts.
Dünyanın her yerinden insanlar İngilizcenin öğrenmek için zor olduğunu söylüyorlar.
- People from all over the world say that English is difficult to learn.
Sami onu tekrar tekrar yineliyordu.
- Sami was repeating that over and over.
Yine de, savaş bitmedi.
- Still, the war was not over.
2014 Sochi Kış olimpiyatları artık bitti.
- The 2014 Sochi Winter Olympics are now over.
Bizim için artık yolun sonu.
- It's all over for us.
Oradaki yüksek binayı görüyor musun?
- Do you see that tall building over there?
Şuradaki yüksek binayı görüyorsun değil mi?
- You see that tall building over there, don't you?
Tatil boyunca orada kamp yaptık.
- We camped there over the holiday.
Tom hafta sonu boyunca okumak için kütüphaneden bazı kitaplar ödünç aldı.
- Tom borrowed some books from the library to read over the weekend.
Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
- An airplane had flown over the mountain.
Tokyo borsasında, yaklaşık 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.
- In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.
Over meatloaf and mashed potatoes (being careful not to talk with his mouth full), Stanley told about his adventure.
The latest policy was over-conservative.
Let's go over scene 3 from the top.
I think I’m over my limit for calories for today.
Let's walk over the hill to get there.
Sales are down this quarter over last.
How do you receive? Over!.
He bent over to touch his toes.
Climb up the ladder and look over .
Can I sleep over?.
I'll bring over a pizza.
standard cash count forms used to record the count and any overs or unders.
I lost my paper and I had to do the entire assignment over.
four over two equals two over one.
He is finally over his ex-girlfriend.
I moved over to make room for him to sit down.
The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
- The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
- The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
... So we can walk over and check. ...
... THESE BROCHURES ARE ALL OVER THE PLACE. ...