Ben bir anlamda asabiyim.
- I am nervous in a sense.
Hiç de asabi değilim.
- I'm not nervous at all.
Bill sınav hakkında sinirli.
- Bill is nervous about the exam.
Sinirli insanlar başlarını kaşırlar.
- Nervous people will scratch their heads.
Fazla gergin görünmemeye çalış.
- Try not to look so nervous.
O bu konuda gergin olabilir.
- He is nervous about it.
Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.
- The central nervous system consists of four organs.
Merkezî sinir sistemi beyin, beyincik, omurilik soğanı ve omurilikten oluşur.
- Central nervous system consists of brain, cerebellum, medulla oblongata and spinal cord.
Tom'un ürkekliği fark edilebiliyordu.
- Tom's nervousness was noticeable.
Tom gerçekten utangaç ve ürkekti.
- Tom was really shy and nervous.
Tom biraz sinirli ve endişeli görünüyor.
- Tom looks somewhat nervous and apprehensive.
Yeni çocuğun sinirsel bir kekemeliği vardı.
- The new boy had a nervous stammer.
Tom asabiyetini saklamaya çalıştı.
- Tom tried to hide his nervousness.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Tom sinirli ve heyecanlı.
- Tom is nervous and excited.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Tom bir sinir bozukluğu çekiyor.
- Tom is suffering from a nervous disorder.
Tom o kadar gergindi ki neredeyse kusacaktı.
- Tom was so nervous that he almost threw up.
Düğün provasında, konuşmak için neredeyse çok sinirliydi.
- During the wedding rehearsal, he was almost too nervous to speak.
... I am always nervous about the mechanics of reputation ...
... So the fight or flight is the sympathetic nervous system. ...