be in charge of

listen to the pronunciation of be in charge of
English - Turkish
(Fiili Deyim ) -a bakmak , nezaret etmek , görevli olmak , -den sorumlu olmak
sorumlu olmak
sorumlusu olmak
bakmak
başında olmak
direct
yöneltmek
direct
{f} yönlendirmek

Trafik ışıkları trafiği yönlendirmek için kullanılır. - Traffic lights are used to direct traffic.

direct
yönetmek

Sami bir film yönetmek istiyordu. - Sami wanted to direct a film.

direct
direkt

Tom'a direkt bir emir verdim ama umursamadı. - I gave Tom a direct order, but he ignored it.

O bir direkt uçuş mu? - Is it a direct flight?

in charge of
sorumlu

O yayınlama için bir dergi hazırlanmasında sorumlu oldu. - He was in charge of preparing a magazine for publication.

Bundan ben sorumluyum. - I am in charge of this.

direct
{f} idare etmek
be in charge
(of) -in sorumlusu olmak, -e bakmak: Who's in charge here? Buraya kim bakıyor?
direct
{s} kestirme

Tom'un kötü bir yön kestirme yeteneği var. - Tom has a poor sense of direction.

to be in charge of
sorumlu olmak
be in charge
bakmak
be in charge
sorumlusu olmak
be in charge
sorumlu olmak
direct
adres yazmak gönderiye
in charge of
(deyim) gözetimi altında
in charge of
(deyim) sorumluluğunda
in charge of
yetkisiyle
in charge of
sorumlu olmak
direct
emretmek
direct
tereddütsüz
direct
yolu tarif etmek
in charge of
-den sorumlu
in charge of
in yetkisiyle
in charge of
-in sorumlusu
direct
{f} komuta etmek
direct
{s} doğrudan doğruya

Çıplak gözle ya da dürbün ya da teleskop gibi herhangi bir aletle doğrudan doğruya güneşe bakmamalısın. - You should never look directly at the Sun with the naked eye or through any instrument such as binoculars or a telescope.

Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz? - Can we talk to Tom directly?

direct
{f} direktif vermek
direct
doğrultmak
direct
{s} direkt, doğrudan, dolaysız
direct
{s} açık

İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli. - According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.

Anlamıyorum; daha açık olmak zorundasın. - I don't understand; you have to be more direct.

direct
(sıfat) direkt, doğru, doğrudan doğruya; dolaysız; kestirme; açık; anlaşılır; dürüst; güneş çevresinde doğudan batıya dönen
direct
duraklamadan
in charge of
yükümlü

Bir kaptan, gemisinden ve ekibinden yükümlüdür. - A captain is in charge of his ship and its crew.

Bu şirkette çalışan kadınlardan yükümlü olacaksın. - You'll be in charge of the women working in this factory.

in charge of
(Fiili Deyim ) -ın gözetimi altında
in charge of
-in yetkisiyle
English - English
direct-
direct
be in charge of

    Turkish pronunciation

    bi în çärc ıv

    Pronunciation

    /bē ən ˈʧärʤ əv/ /biː ɪn ˈʧɑːrʤ əv/

    Videos

    ... charge of what's running on it, at least as between you and corporations, or you and the ...
    ... But we are not in charge of maintaining or trying to build ...
Favorites