Tom duyulmak için bağırmak zorunda kaldı.
- Tom had to shout to be heard.
Duyulmak için bağırmak zorunda kaldım.
- I had to shout in order to be heard.
Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
- Never have I heard anyone say a thing like that.
Çocuğun Keman çaldığını duyduk.
- We heard the boy playing the violin.
Tom çok sessizce konuştu ama duyulmak için yeterince yüksek sesle konuştu.
- Tom spoke very quietly, but loud enough to be heard.
Duyulmak için bağırmak zorunda kaldım.
- I had to shout in order to be heard.
... that often comes up. It's exactly the one that we heard, which is, "Aren't the banks ...
... You heard what I said about my tax plan. The top 5 percent will continue to pay 60 percent, ...