Tom bulunmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be found.
Tom bulunmak istemiyordu.
- Tom didn't want to be found.
Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
- I haven't found a good place to pitch our tent yet.
Bu tip dökümhane neredeyse on beş yıldır var olmadı.
- This type foundry has not existed for almost fifteen years.
O bir dökümhanede çalışıyor.
- He works in a foundry.
Bu, o çölde bulunan bir hayvandır.
- This is an animal found in that desert.
Bir uzman arabada bulunan kumaşı analiz etti.
- An expert analyzed the fabric found in the car.
Tom bulunmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be found.
Tom bulunmak istemiyordu.
- Tom didn't want to be found.
Kitabı çok enteresan buldum.
- I found the book very interesting.
Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
- Scientists haven't found a cure for cancer yet.
O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
- He was awarded a scholarship to do research for the foundation.
Onunla konuşmaya çalıştığımda, ben her zaman kekelemekten ya da aptalca bir şey yapmaktan daha fazlasını yapamayacak kadar kendimi çok utangaç buldum.
- When I tried to speak to her, I always found myself too shy to do more than stammer or say something stupid.
Çağdaş uygarlık, bilim ve eğitim temeli üzerine dayanmaktadır.
- Modern civilization rests on a foundation of science and education.
I heard that footprints of an abominable snowman have been discovered in the Himalayas.
- I heard that footprints of an abominable snowman were found in the Himalayan mountains.
Tom discovered that life on the road wasn't as easy as he thought it would be.
- Tom found out that life on the road wasn't as easy as he thought it would be.
... that I found showing that in order to be healthy, we need ...
... the beginning of the threat must be found in order to empty the could croon ...