Utanmak zorunda olduğun bir şey yok.
- There is nothing you have to be ashamed of.
Kirli ve mahcup hissettim.
- I felt dirty and ashamed.
Sonra o oldukça mahcup hissetti ve kafasını kanadının altına sakladı; çünkü ne yapacağını bilmiyordu.
- Then he felt quite ashamed, and hid his head under his wing; for he did not know what to do.
Tom asla benden utanmış gibi davranmadı.
- Tom never acted like he was ashamed of me.
Belki Tom utanmış hissediyordu.
- Perhaps Tom was feeling ashamed.
Dan bana söylediğinden mahcup olmuş olmalı.
- Dan should be ashamed of what he told me.
Dan Linda'ya söylediğinden mahcup olmuş olmalı.
- Dan should be ashamed of what he told Linda.
Utanmak zorunda olduğun bir şey yok.
- There is nothing you have to be ashamed of.
Utanmak zorunda olduğun bir şey yok.
- There is nothing you have to be ashamed of.
Utanmak zorunda olduğun bir şey yok.
- There is nothing you have to be ashamed of.
Babamın fakir olmasından utanmıyorum.
- I'm not ashamed of my father's being poor.
Aldığı notlardan utandı.
- He was ashamed of the grades he got.