Tom'un kızmak için nedenleri vardı.
- Tom had reasons to be angry.
Tom kızmakta haklıydı.
- Tom had every right to be angry.
Öfkeli isen tartışma ve tok isen yemek yeme.
- Don't argue when you are angry and don't eat when you are full.
Öfkeli kalabalık, arabaları devirdi ve mağazaların önündeki camları kırdı.
- The angry mob overturned cars and smashed storefront windows.
Başkan Jefferson kızmıştı.
- President Jefferson was angry.
O, doğal olarak çok kızmıştı.
- He was naturally very angry.
Bu vidaları sökmek istiyorsan bir tornavida kullanmalısın.
- If you want to unscrew these screws, you should use a screwdriver.
Tom vidaları küçük bir plastik torbaya koydu.
- Tom put the screws in a small plastic bag.
Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
- When angry, count ten; when very angry, a hundred.
Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
- The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
Sinirli olmadığını umut ediyorum.
- I hope that you are not angry.
Oldukça sinirli görünüyorsun.
- You look pretty angry.
Oldukça hiddetli görünüyorsun.
- You look pretty angry.
Tom odayı öfkeyle terk etti.
- Tom left the room angry.
Tom vidaları küçük bir plastik torbaya koydu.
- Tom put the screws in a small plastic bag.
Hırdavatçıya git ve vidaları al.
- Go to the hardware store and get screws.
The broken glass left two angry cuts across my arm.
An angry mob started looting the warehouse.
Angry clouds raced across the sky.
It was his silence that made her angry.
- It was his silence which made her angry.
It was his silence which made her angry.
- It was his silence that made her angry.
... and angry and fun and, like, we have this gigantic bridge that be drops down from the ...
... thunder? Are they angry at us?" ...