Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
- My uncle has a store along the street.
Onun bordür boyunca yürüdüğünü gördüm.
- I saw her walking along the kerb.
Kamerayı yanına almayı unutma.
- Don't forget to take along the camera.
Tom'u kim buraya davet etti?
- Who invited Tom along?
Köpeğimi yanımda getireceğim böylece onunla tanışabilirsin. Ne! Buraya hayvan getirmeye yeltenme!
- I'll bring my dog along, so you can meet him. What?! Don't you dare bring that animal here!
Biz genellikle sabahları birlikte sahil boyunca bir yürüyüş yapardık.
- We often took a walk along the seashore together in the morning.
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
- Come along with us if you like.
Yanında okuyacak bir şey getir.
- Bring along something to read.
Akşam yemeğinden sonra, gitarını yanında getir ve biz şarkı söyleyeceğiz.
- After dinner, bring your guitar along and we'll sing.
Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
- Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
Onun yakında geleceğinden eminim.
- I'm sure he'll be along soon.
Yaşlı kadın gitti ve yakında Prenses ile birlikte geri döndü.
- The old woman went, and soon returned along with the Princess.
They were waiting for me in the drawing-room, which is a very large room, stretching along the entire front of the house, with three long windows reaching down to the floor.
Don't stop here. Just move along.
... authoritarian and based on central control along with an economy that depends on information ...
... bezeljak told several caravans rise throughout and it's only along the silk ...