Programdan ilerdeyiz.
- It's ahead of schedule.
O, matematikte bizden ilerdedir.
- He is ahead of us in mathematics.
İleride başka bir gemi gördük.
- We saw another ship far ahead.
Saatimi bir saat ileri aldım.
- I set my watch ahead one hour.
İz başta kaba görünüyordu.
- The trail ahead looked rough.
Keşke önceden arasaydın.
- I wish you had called ahead.
Önceden telefon etmeliydik ve bir masa ayırtmalıydık.
- We should have phoned ahead and reserved a table.
İlerlemenin sırrı başlamaktır.
- The secret of getting ahead is getting started.
Onlar yavaşca ileriye doğru hareket etti.
- They moved ahead slowly.
Ben önde kırmızı bir araba görüyorum.
- I see a red car ahead.
Öndeyken vazgeçmemeliydin.
- You should've quit when you were ahead.
Yaklaşık otuz yarda ileride.
- It's about thirty yards ahead.
Benzin istasyonu bir kilometre ileride.
- A gas station is one kilometer ahead.
Kahkaha bir cam sileceği gibidir. Yağmuru durduramaz, ancak seni ileri doğru hareket ettirir.
- Laughter is like a windshield wiper. It can't stop the rain, but it lets you move ahead.
Önden buyuralım ve yiyelim.
- Let's go ahead and eat.
Biz önden gittik ve Tom olmadan yedik.
- We went ahead and ate without Tom.
Just ahead you can see the cliffs.
He is far ahead of his class in math.
... Why don't you go ahead? ...
... GO AHEAD, SHOW HIM, JACK. ...