Kaplıcalar, Roma hamamlarıydı.
- Thermae were Roman baths.
Kaplıcalar, Roma hamamlarıydı.
- Thermae were Roman baths.
Denizde yıkanmak istiyorum.
- I want to bathe in the sea.
Bazı erkek çocukları düzenli olarak yıkanmaktan hoşlanmazlar.
- Some boys don't like to bathe regularly.
Ben bir banyo yapmak istiyorum.
- I want to take a bath.
Banyolu,tek kişilik,tamam mı?
- Single with bath, right?
Zil çaldığında tam banyo yapmak üzereydi.
- She was just about to take a bath when the bell rang.
Her gece yatmadan önce sıcak bir banyo yapmaktan hoşlanırım.
- I like to take a hot bath every night before bed.
Japonya'da, eğer bir dövmen varsa, kaplıcaların birçoğunda yıkanmana izin verilmeyeceğini biliyor muydun?
- Did you know that in Japan, if you have a tattoo, you won't be allowed to bathe in many of the hot spring resorts?
Kaplıcalar, Roma hamamlarıydı.
- Thermae were Roman baths.
Bu ürünü küvet, lavabo, duş, yüzme havuzu ya da su ve rutubetin olduğu başka herhangi bir yerin yanında kullanmayınız.
- Do not use this product near a bathtub, sink, shower, swimming pool, or anywhere else where water or moisture are present.
Ben genellikle akşam yemeğinden sonra banyo yaparım.
- I usually take a bath after dinner.
Su sıkıntısı nedeniyle, banyo yapamadım.
- Because of the water shortage, I couldn't take a bath.
Köpeğe banyo yaptırmak için kimin sırası?
- Whose turn is it to give the dog a bath?
Doktor Tom'a bir hafta boyunca banyo yapmamasını söyledi.
- The doctor told Tom not to take a bath for a week.
Ben sabah banyo yapmayı tercih ederim.
- I prefer to bath in the morning.
Onun bir banyosu var mı?
- Does it have a bathroom?
Temizlik personeli erkeklerin banyosunu temizliyor.
- The cleaning staff is cleaning the men's bathroom.
O, yıkanmak için soyundu.
- She undressed to take a bath.
Bazı erkek çocukları düzenli olarak yıkanmaktan hoşlanmazlar.
- Some boys don't like to bathe regularly.
En yakın tuvaletin nerede olduğunu biliyor musun?
- Do you know where the closest bathroom is?
Tuvalete gitmek zorundayım.
- I have to go to the bathroom.
Japon kamu hamamı bir zamanlar bir mahallede sosyal yaşamın merkezi olarak kullanılıyordu.
- The Japanese public bathhouse was once used as a center of social life in one's neighborhood.
Kaplıcalar, Roma hamamlarıydı.
- Thermae were Roman baths.
Tom Mary'nin küveti temizlemesini istedi.
- Tom wanted Mary to clean the bathtub.
Biri onu küvette boğmuştu.
- Somebody had drowned her in the bathtub.
Sıcak bir banyo, onu rahatlattı.
- The hot bath relaxed her.
İyi ve sıcak bir banyo yapmak gibisi yok.
- There's nothing like a good hot bath.
Ye shall have just balances, and a just ephah, and a just bath. The ephah and the bath shall be of one measure, that the bath may contain the tenth part of an homer, and the ephah the tenth part of an homer: the measure thereof shall be after the homer.
... it stretches over almost too good moments with ancient thermal baths in ...
... even sponge baths a big hairy guys so mom what's ...