He is good at basketball.
- O, basketbolda iyidir.
Tom can't dribble a basketball very well.
- Tom basket topunu çok iyi süremez.
Let's play some basket.
The point guard drove toward the basket.
Basketbol oynamak çok eğlenceli.
- Basket oynamak çok zevklidir.
Her şeyi sepetime koy.
- Put everything in my basket.
O bir sepet üzümü karıştırarak inceliyor.
- She is picking over a basket of grapes.
Sepette çok az sayıda elma var.
- There are few apples in the basket.
Sen bir basketbol topunu senin parmak ucunda döndürebilir misin?
- Can you spin a basketball on your fingertip?
Bir sepet dolusu mantar hasat etti.
- He harvested a basketful of mushrooms.
Tom eve kendi topladığı bir sepet dolusu erik getirdi.
- Tom brought home a basket full of plums that he had picked himself.