I don't wanna press you.
- Sana baskı yapmak istemiyorum.
I'm not here to put pressure on you.
- Burada sana baskı yapmak için bulunmuyorum.
He was coerced into helping the thieves.
- Hırsızlara yardım etmesi için baskı yapıldı.
The government of that country oppresses its people.
- O ülkenin hükümeti insanlarına baskı yapmaktadır.
We don't want to pressure you.
- Sana baskı yapmak istemiyoruz.
I'm not here to put pressure on you.
- Burada sana baskı yapmak için bulunmuyorum.
I'm not here to put pressure on you.
- Burada sana baskı yapmak için bulunmuyorum.