Definition of basılan in Turkish English dictionary
- published
- Winnipeg, Man : Pemmican Publications, c1983
- past of publish
- formally made public; "published accounts"
- New York, The Century co ç1889
- New York : Macmillan, c1984
- Cambridge ; New York : Cambridge University Press, 2002
- New York : Grove, 2001
- Oxford : The Clarendon Press, 1935
- 02/19/2003
- New York : Greenwood Press, 1989
- New York : Wiley, c1993
- Chicago, IL : Appraisal Institute, c2002
- A publishing state Visible for members and non members; editable for owner and site management
- New York, Dover Publications [1957]
- Philadelphia, PA : Hanley & Belfus, 2001
- prepared and printed for distribution and sale; "the complete published works Dickens
- This only needs explaining if it is being used in refrence to the internet It is like the publishing of a book A page on the internet needs to be published in order for it to be viewed
- Chicago, Ill : Glenlake Pub Co ; New York : AMACOM, c1998
- New York : Columbia University Press, c1990
- London, T Richards [1853]-1892
- bas
- {i} bass
I play bass guitar in a guitar ensemble.
- Bir gitar topluluğunda bass gitar çalarım.
I play bass in a jazz band.
- Bir caz orkestrasında bas gitar çalıyorum.
- basılan para
- mintage
- bas
- bass guitar
Are you happy with your new bass guitar?
- Yeni bas gitarından memnun musun?
I play bass guitar in a guitar ensemble.
- Bir gitar topluluğunda bass gitar çalarım.
- bas
- bass voice
- bas
- {f} press
Several politicians exerted strong pressure on the committee.
- Birçok siyasetçi komite üzerine güçlü bir baskı uygulamıştır.
He has to have his blood pressure taken every day.
- O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır.
- bas
- {f} overwhelming
- bas
- imprint
- bas
- {f} print
Newly printed books smell good.
- Yeni basılmış kitaplar güzel kokuyor.
Tom finds it difficult to read small print.
- Tom küçük baskıyı okumayı zor buluyor.
- bas
- basso
Are you still playing the bassoon?
- Hâlâ bason çalıyor musun?
- bas
- overwhelm
- bas
- {f} published
We finally published the book.
- Sonunda kitabı bastık.
A lot of books are published every year.
- Her yıl bir sürü kitap basılır.
- bas
- {f} pressed
He pressed the button and waited.
- Butona bastı ve bekledi.
He pressed me to stay a little longer.
- O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
- bas
- {f} pressing
Right now, we have a problem that's a little more pressing.
- Şu anda, biraz daha fazla baskı yapan bir problemimiz var.
They'll keep pressing the foreman.
- Onlar ustabaşına baskı yapmaya devam edecekler.
- bas
- bull fiddle
- bas
- {f} printing
This textbook, having been printed in haste, has a lot of printing mistakes.
- Bu ders kitabının, aceleyle basıldığı için, bir sürü hatası var.
Mistakes in the printing should be pointed out at once.
- Baskıdaki hatalara derhal dikkat çekilmelidir.
- bas
- {f} print out
- bas
- kephale
- bas
- nob
He walked on tiptoe so that nobody would hear him.
- O, kimse onu duymasın diye parmak uçlarına basarak yürüdü.
- bas
- flush mechanism of a toilet
- bas
- bass; bass guitar, bass
- bas
- stet
- bas
- incuse
- matbaada formların altına basılan rakam
- signature mark
- pul yerine basılan damga
- indicium
- yazarın ölümünden sonra basılan eserleri
- literary remains
