barred enclosure; prison; elevator

listen to the pronunciation of barred enclosure; prison; elevator
English - Turkish

Definition of barred enclosure; prison; elevator in English Turkish dictionary

cage
kafes

Aslan kafesinden dışarı çıkmak için mücadele etti. - The lion struggled to get out of his cage.

Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı. - The tiger laid in the middle of the cage.

cage
{i} asansör
cage
{i} kuş kafesi

Kuş kafesin içine uçtu. - The bird flew into the cage.

Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü. - He thought that it was like a bird cage.

cage
{i} buz hokeyi kalesi
cage
{i} asansör kabini
cage
{f} kafeslemek
cage
{f} kafese koymak
cage
(İnşaat) (bearing) kafes (rulman)
cage
{f} buz hokeyinde sayı yapmak
cage
{i} sayı
cage
kafes,v.kafese koy: n.kafes
cage
{i} hapishane

Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil. - You can cage the singer but not the song.

cage
{i} (inşaatlarda) iskele
cage
iskele kafese kapamak
cage
{f} kafese koy

Hayvanları kafese koyun. - Put the animals into the cage.

Sen hiç kedini kafese koydun mu? - Have you ever put your cat into a cage?

cage
kafese kapamak
cage
düşerge
cage
{i} kodes
cage
{i} esir kampı
English - English
{i} cage
barred enclosure; prison; elevator
Favorites