Babamın şirketi iflasın eşiğindedir.
- My father's company is on the verge of bankruptcy.
Bu iflasımızı sunmak zorunda olduğumuz anlamına mı geliyor?
- Does this mean that we have to file bankruptcy?
Tom iflas etmek zorunda kaldı.
- Tom was forced into bankruptcy.
Kumar borçları nedeniyle iflas etti.
- He went bankrupt because of gambling debts.
Birçok küçük şirketler iflas etti.
- Many small companies went bankrupt.
Yetenekli maliye bakanının yaratıcılığı batmış ulusunun kurtulması için yardımcı oldu.
- The talented finance minister's ingenuity has helped his bankrupt nation to get out of the red.
Yüksek vergi ve kötü satış şirketi iflas ettirdi.
- High tax and poor sales bankrupted the company.