Gelmiş geçmiş en iyi grup olmak nasıl bir duygu?
- How does it feel to be the best band ever?
Senin en sevdiğin grup hangisidir?
- What's your favorite band?
Tom o zaman o bandoyu hiç duymadı bile.
- Tom had never even heard of that band at that time.
Askeri bando üyeleri çok mutlu görünüyordu.
- The brass band members looked very happy.
Bir caz orkestrasında bas gitar çalıyorum.
- I play bass in a jazz band.
Bu kulüpte canlı bir orkestra ya da bir DJ var mı?
- Is there a live band or a DJ in this club?
Bu hizmeti kullanmak için yeterli bant genişliğine sahip değiliz.
- We don't have enough bandwidth to use that service.
Bir sürü paket lastiğim var.
- I have lots of rubber bands.
Festivalde bir sürü büyük gruplar vardı.
- There were a lot of great bands at the festival.
Birkaç ay sonra o rock müzik grubunu terk etti.
- A few months later he left the rock band.
Bu gece kaç tane müzik grubu çalıyor olacak?
- How many bands will be playing tonight?
Sargınızı değiştirmeliyiz.
- We need to change your bandage.
Tom Mary'nin sargılı bileklerini fark etti.
- Tom noticed Mary's bandaged wrists.
Band-aid solutions were used to fix the leak.
Karma veya ara döviz kuru rejimlerinin destekleyicisi olan Williamson, sürünen
pariteler ve sürünen bant sistemlerini geliştirerek bunları tek bir parite gibi
dikkate almakta ve buna BBC (band -basket -crawl) adını vermektedir
(Williamson, 1998; 59-79).
Bir sürü paket lastiğim var.
- I have lots of rubber bands.
Bir bando cadde boyunca uygun adımlarla yürüyüş yapıyor.
- A brass band is marching along the street.
Askeri bando üyeleri çok mutlu görünüyordu.
- The brass band members looked very happy.
Bir caz orkestrasında bas gitar çalıyorum.
- I play bass in a jazz band.
Rather than fix the code, we just band-aided the problem by hiding the error message.
It was another of those political band-aids patted over a minor sore.
As a school nurse, Pat was used to bandaiding lots of scraped knees and elbows.
You can recognize this species of bird by the banding on the wing.
We present to you, the jug band! We pulled out straw hats, banjos, jugs, horrible buck-toothed dentures, and commenced to pickin' and grinnin'.
The corporation he will someday inherit—growing, churning—won't work as a one-man band.
rock-band mentality.
school-band member.
She performed on 12 albums as a soul singer in a session band before she was able to begin her solo career.
You rile me to beat the band sometimes, Skinner.
We need to destroy this tape.
- Bu bandı yok etmemiz gerekir.
Tom's mouth was taped shut with duct tape.
- Tom'un ağzı bir koli bandıyla bantlanarak kapatılmıştı.
... you know what, we're going to put this Band-Aid on your knee ...
... is going to get ready for a workout on it. First, put on his head band. Most importantly, ...