balik

listen to the pronunciation of balik
Turkish - English

Definition of balik in Turkish English dictionary

balık
fish

The old man caught a big fish. - Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.

I went fishing last Monday. - Geçen Pazartesi balık tutmaya gittim.

Balık
Pisces

We are at the end of the Age of Pisces and will be entering the Age of Aquarius. - Biz Balık Çağı'nın sonundayız ve Kova Çağına giriyor olacağız.

Do you think a male Gemini would get on well with a female Pisces? - Bir erkek ikizin bir bayan balıkla geçineceğini düşünüyor musun?

balık
(old Turkic) city
balık
(old Turkic) Before Islam place, settlement, site
Balık
twelfth sign of the Zodiac; large zodiacal constellation
Balık
astrological sign of fish
Balık
astrology Pisces
Balık
Fishes

The pond was alive with various tiny fishes. - Gölet çeşitli küçük balıklarla doluydu.

He fishes in a mountain stream. - O bir dağ deresinde balık tutar.

balık
piscine; finny
balık
ichthyo

She married an ichthyologist. - O bir balıkbilimciyle evlendi.

balık
fishing gear
balık
finfish
balık
hagfish
balık
fish for

He often eats fish for dinner. - O, akşam yemeği için sık sık balık yer.

She cooked some fish for me. - O, benim için biraz balık pişirdi.

balık
{s} finny
balık
bloater
balık
{s} piscine
balık
curry
Balık burcu
Pisces
balık adam
diver
balık kavağa çıkınca
never
Balık takımyıldızı
Pisces
balık gibi
fishy
balık kokulu
fishy
balık satıcısı
fishmonger
balık tutma
fishing

I like to go fishing with my father. - Babamla birlikte balık tutmaya gitmek istiyorum.

I often go fishing in the river. - Ben sık sık nehirde balık tutmaya giderim.

balık türlüsü
chowder
balık pulu
flake
Balık baştan kokar su dipten bulanır
(Atasözü) Trouble starts either by senseless leadership or by underground activities
balık avı takımı
Fishing gear
balık baştan kokar
(Atasözü) Trouble starts either by senseless leadership or by underground activities
balık baştan kokar
(deyim) a fish rots from the head down

When an organization or state fails, it is the leadership that is the root cause.

balık eti
Buxom, sonsy (woman)
balık etli
curvaceous
balık etli
sonsie
balık etli
buxom

bu kız balık etli.

balık etli
sonsy
balık kartalı
osprey
balık kavağa çıkınca
(Atasözü) when pigs fly
balık sırtı
(textile) Herringbone
balık sırtı desen
(textile) Herringbone
balık sırtı deseni
(textile) Herringbone
balık sırtı kumaş deseni
(textile) Herringbone
balık çiftliği
Fish farm
Balık burcu
Fishes
Balık takımyıldızı
Fishes
balık asalağı
hagfish
balık avlamak
to fish
balık avı
fishing

They met on a fishing trip. - Onlar bir balık avı gezisinde tanıştı.

I should've gone fishing. - Balık avına gitmeliydim.

balık ağı
fishing net
balık baykuşu
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: baykuşgiller) brown fish-owl
balık bilimi
(Tabiat Doğa) de: Ichthyologie, Wissenschaft der Fische ichthyology, study of fish
balık bilimi
ich
balık dolu
fishy
balık eti
balıketinde
balık etinde
well-rounded
balık etinde
sonsy
balık etinde
buxom
balık geçidi
fishway
balık gibi
ichthyoid
balık gözü
fish eye
balık havuzu
piscina
balık havuzu
fishpond
balık havuzu
piscine
balık istifi
packed like sardines
balık istifi
jam packed
balık kartalı
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: balıkkartalıgiller) [syn.: balık kartalı, deniztavşancılı] osprey, fish hawk
balık kavağa çıkınca
pigs might fly, when pigs fly
balık konservesi
tinned fish, canned fish
balık kroket
fish fingers
balık köftesi
rissole
balık köftesi
quenelle
balık köftesi
fish ball
balık kılçığı
fishbone

I nearly choked on a fishbone. - Neredeyse balık kılçığı yutacaktım.

balık menisi
roe
balık menisi
milt
balık menisi
soft roe
balık pulu
scale
balık pulu
squama
balık pulu
fish scale
balık sandığı
skip
balık sapağı
fishway
balık satıcısı kadın
fishwife
balık sepeti
creel
balık servis bıçağı
fish slice
balık servis takımları
fish eaters
balık spermi
milt
balık sürüsü
school

Our boat followed a school of fish. - Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.

balık sürüsü
shoal, school
balık sürüsü
run
balık tavası
fried fish
balık tutkalı
isinglass
balık tutkalı
fish glue
balık tutmak
to fish, to angle, to catch fish
balık tutmayı seviyorum
I am interested in fishing
balık tutulan yer
fishery
balık unu
fish meal
balık unu
fish flour
balık ve yumurtalı pilav
kedgeree
balık yakalamak
to catch fish
balık yatağı
fishery
balık yetiştiriciliği
pisciculture
balık yiyen
piscivorous
balık yiyen
ichthyophagous
balık yumurtası
hard roe
balık yumurtası
roe
balık yumurtası
caviar
balık yumurtası
roe, spawn
balık çatalı
fish fork
balık öldürücü
pisciciding
balık öldürücü madde
piscicide
balık üreticisi
pisciculturist
balık üretme havuzu
nursery
balık üretme istasyonu
hatchery
balık üretme yeri
hatchery
Battı balık yan gider
(Atasözü) If for penny, in for a pound
battı balık yan gider
in for a penny in for a penny
olta ile balık tutan kimse
angler
zoka ile balık avlamak
spoon
balıklar
pisces
kaşık şeklinde balık yemi
spoon
balıklar
(Hayvan Bilim, Zooloji) fish

This lake abounds in various kinds of fish. - Bu gölde çeşitli balıklar var.

How did she get to know so much about fish? - O, balıklar hakkında o kadar şeyi nasıl öğrendi?

balıklar
fishes

Such fishes as carp and trout live in fresh water. - Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.

The pond was alive with various tiny fishes. - Gölet çeşitli küçük balıklarla doluydu.

beyaz balık
(Denizbilim) white fish
fare kuyruklu balık
(Denizbilim) rattail
hamile balık
(Denizbilim) gravid
kanat (balık)
fin
kırmızı balık
(Hayvan Bilim, Zooloji) carassius auratus
kıç (balık, kuş)
vent
olgun balık
(Denizbilim) ripe fish
tropik balık
(Denizbilim) tropical fish
tuzlu balık
salt fish
yavru balık
fish fry
yavru balık
fingerling
yavru balık avcılığı
fry fishing
yedi-yarıklı balık
(Denizbilim) sharpnose sevengill shark
yumurta (balık)
spawn
yavru balık
fry
Denizde balık pazarı olmaz
(Atasözü) It is unwise to negotiate what is not in hand
Kaçan balık büyük olur
(Atasözü) Praising what is lost makes the remembrance dear
izmaritgillerden bir balık
izmaritgiller a fish
konserve balık
Canned fish
lezzetli bir balık
delicious fish
manyetik balık
Magnetic stirrer bar
torbalı balık ağı
net bag
yem olarak kullanılan balık parçaları
chum
Birleşik Devletler Balık ve Vahşi Yaşam Servisi
(Askeri) United States Fish and Wildlife Service
Et ve Balık Kurumu
State Corporation for the Production and Distribution of Meat and Fish Products
acı balık
bitterling
akıntıya bırakılan balık ağı
drift net
ağ ile balık tutmak
haul
benekli geniş balık
jewfish
benekli üzgün balık
(Hayvan Bilim, Zooloji) callionymus maculatus
beyaz balık
whitefish
bir tür balık
bream
bir tür balık
dollarfish
bir tür balık ağı
flue
bir tür balık ağı
trammel
bitkisel balık örtüsü
(Denizbilim) vegetative fish cover
boynuzlu balık
hornpout
bulanık suda balık avlamak
to fish in muddy waters
burada balık tutmak serbest mi
Is fishing allowed here
burada balık tutmak yasak
Fishing is not allowed here
büyük balık küçük balığı yutar
(Atasözü) A big fish swallows a little fish
büyük ve parlak renkli bir balık
Dorado
canlı balık tutan tekne
smack
denizde balık something
not yet in hand, a bird in the bush
dikenli balık
stickleback
dönen balık yemi
spinner
elle balık avlamak
fish with barehanded
elle balık yakalamak
guddle
erin balık sayımı
(Denizbilim) adult fish count
erkek balık
(üreme mevsimindeki) milter
fileto balık
(Gıda) fish fillet
fileto balık
(Gıda) fish-finger
filistin balık tanrısı
dagon
füme balık
lox
gümüşi balık
(g. amer.) shiner
hamsi gibi küçük bir balık
sprat
kafasını şişiren balık
pout
kafasını şişiren balık
pouter
kalkana benzer yassı balık
halibut
kazıklı balık ağı
stake net
kaşık şeklinde balık yemi
spoon bait
kemikli balık
bony fish
kemikli balık türü
glaucus
konsantre balık proteini
(Çevre) fish protein concentrate
kurutulmuş tuzsuz balık
stockfish
küçük balık
fingerling
küçük balık
tiddler
kılçıklı balık
boned fish
kırmızı balık
goldfish
kırmızı balık
(Tabiat Doğa) (balık, Fam: sazangiller) goldfish
kıçının kıllarıyla balık yakalamak vulg
to be a lucky son of a gun
londra balık pazarı
billingsgate
mezgit türünden bir balık
pout
morina benzeri bir tür balık
pollack
morina cinsinden bir balık
burbot
morinaya benzer bir tür balık
Pollock
obur balık
(Denizbilim) feedy fish
olta ile balık tutma
angling
olta ile balık tutma yöntemi
(Askeri) angling fishing method
olta ile balık tutmak
still fish
olta ile balık tutmak
angle
oltayla balık avlamak
to angle
oltayla balık tutmak
troll
pisibalığı türünden bir balık
dab
ringa cinsinden iri balık
alewife
suda balık satmak
to make an empty promise
sudan çıkmış balık gibi
like a dying duck
sırtı semer şeklindeki balık
saddleback
taraklı balık ağı
trawl
tava boyu balık
(Denizbilim) pan-size fish
taze balık
(Gıda) fresh fish
temizleme (balık)
(Gıda) gutting
topluluk balık avlama alanı
(Hukuk) community fishing zone
trol ile balık avlamak
to trawl
trol ile balık tutmak
trawl
trolle balık avlamak
to trawl
tropik dev balık
manta
Turkish - Turkish

Definition of balik in Turkish Turkish dictionary

balık
(eski Türkçe) Şehir, kent
balık
İslamdan önceki dönemlerde yerleşim yeri, kale, şehir
Balık
Zodyak üzerinde, Kova ile Koç burçları arasında yer alan burcun adı
balık
Balçık çamur
balık
Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla nefes alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı
balık
Zodyak üzerinde Kova ile Koç burçları arasında yer alan burcun adı
Balık
mahi
Balık
(Osmanlı Dönemi) PERVİZ
Balık
(Osmanlı Dönemi) SEMEK
balık
(Osmanlı Dönemi) hut
balık adam
Deniz dibine inilebilecek donanımla su altında çalışmayı iş edinen kimse, dalgıç, kurbağa adam
balık bilimci
Balıklar sınıfını inceleyen bilim adamı
balık bilimi
Su ürünleri araştırmalarında özellikle balıklar sınıfını inceleyen bilim
balık eti
Omurgalılardan, suda yaşayan hayvanların yumuşak ve açık renkli eti
balık gölü
Doğu Anadolu Bölgesi'nde, Aras Dağları üzerinde Türkiye'nin en yüksek gölü
balık istifi
Çok sıkışık olarak bir yere dolmuş (insanlar)
balık kartalı
Kartallardan, su kıyılarında yaşayan, balıkla beslenen, beyaz, kahverengi çizgili, yırtıcı kuş (Pandion haliaetus)
balık otu
Cava ve Malabar'da yetişen, zehirli meyvesiyle balıkları sersemleterek avlamaya yarayan bir bitki (Anamirta)
balık pazarı
Avlanan balıkların günlük ve taze olarak satışa sunulduğu yer, ticarî merkez
balık sütü
Yumurtlama sırasında erkek balıkların çıkardığı beyaz madde
balık tabağı
Yayvan servis tabağı
balık tabağı
Balık koymaya yarayan kap
balık tutkalı
Balık endüstrisi artıklarından üretilen, yavaş kuruyan, fakat bağlama gücü yüksek yapıştırıcı
balık unu
Kurutulmuş balıktan özel işlemlerle elde edilen un
balık yağı
İri balık ve deniz hayvanlarının sanayide kullanılan yağı
balık yağı
Morina balığının karaciğerinden çıkarılan ve hekimlikte zayıflığa karşı kullanılan iyotlu, vitaminli yağ
balık yemi
Balık avlamada oltanın ucuna takılan, genellikle yiyecek türü madde
balık yumurtası
Balıkların daha çok sığ yerlere bıraktıkları, üremelerini sağlayan yumurta
balık yumurtası
Çoğunlukla mersin balığının, eritilmiş bal mumuna batırılarak hazırlanan yumurtası, havyar
balık çorbası
Suda pişirilip kılçıkları ayıklanmış, incecik kıyılmış balık ile soğan, yağ, havuç, pul biber, patates ve domatesten hazırlanan bir çorba türü
acı balık
Sazangillerden, Avrupa'da ve ülkemiz göllerinde yaşayan, 8-10 cm uzunluğunda bir balık, gördek (Rhodeus amarus)
antenli balık
Göğüs yüzgeçleri saplı, iskeleti kemikleşmiş, sırt yüzgeçleri uzamış kemikli balık türü
bıyıklı balık
Sazangillerden, büyüklerinin boyu 2 m yi bulan, eti sevilen bir balık (Barbus fluviatilis)
dikenli balık
Dikenli balıkgillerden, tatlı sularda yaşayan, göğüs veya karın yüzgeçleri dikenlerden oluşmuş küçük bir balık (G. aculeatus)
kalay balık
Balık avlamada oltanın ucuna yerleştirilen madde
topbaş balık
Kefal
zırhlı balık
Zırhlı yayın
balik
Favorites