balderdash

listen to the pronunciation of balderdash
English - Turkish
zırva
saçmalık
boş laf
saçma sapan söz
{i} boş lâf
(deyim) ıvır zıvır
nonsense
{i} saçmalık

Saçmalıklarından usandım. - I've had enough of your nonsense.

Bu tür saçmalık için vaktim yok. - I don't have time for this kind of nonsense.

nonsense
anlamsız

Tom anlamsız konuşuyordu. - Tom was talking nonsense.

Ona uğraşmak anlamsız. - It's nonsense to try that.

nonsense
{i} saçma

O çok saçma. Bir aptalın dışında ona kimse inanmaz. - That's nonsense. Nobody but a fool would believe it.

Bu saçmalığın dik alası. - That's absolute nonsense!

nonsense
abuk sabuk
nonsense
(isim) saçma, saçmalık, safsata, zırva, fasa fiso
nonsense
manasız
nonsense
boş laf
nonsense
havagazı
nonsense
kuru gürültü
nonsense
aptalca davranış
nonsense
anlamsız söz
nonsense
fasafiso
nonsense
{i} zırva
nonsense
abes
nonsense
{i} fasa fiso
nonsense
ipe sapa gelmez
nonsense
saçma sapan

O saçma sapan konuşuyordu. - He was talking nonsense.

Onu dinleme, o saçma sapan konuşuyor. - Don't listen to him, he's talking nonsense.

English - English
{n} an odd mixture, confused discourse
senseless talk or writing; nonsense
Senseless jargon; ribaldry; nonsense; trash
disapproval If you say that something that has been said or written is balderdash, you think it is completely untrue or very stupid. talk or writing that is silly nonsense
A worthless mixture, especially of liquors
trivial nonsense
To mix or adulterate, as liquors
{i} nonsense
balderdash

    Hyphenation

    bal·der·dash

    Turkish pronunciation

    bôldırdäş

    Pronunciation

    /ˈbôldərˌdasʜ/ /ˈbɔːldɜrˌdæʃ/

    Etymology

    [ 'bol-d&r-"dash ] (noun.) 1674. origin unknown.
Favorites