Every time I look at this picture, I think of my father.
- Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
Meg didn't even look at me.
- Meg bile bana bakmadı.
Look in the phone book.
- Telefon rehberine bakın.
Look in the mirror, pal.
- Aynaya bir bak dostum.
Lucy's mother told her to look after her younger sister.
- Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
Would you please look after my dog tomorrow?
- Yarın köpeğime bakar mısın lütfen?
Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
- Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
Many nights did he spend, looking up at the stars.
- O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
- Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
I'll never be able to look him in the face again.
- Ben ona yüzüne karşı tekrar bakamayacağım.
Let me have a look at your video camera.
- Video kamerana bir bakayım.