bakışta

listen to the pronunciation of bakışta
Turkish - English
at glance
bak
check it out
ilk bakışta
at first glance

Now I see that I misunderstood the sentence at first glance. - Şimdi görüyorum ki, ilk bakışta cümleyi yanlış anlamışım.

Now I see that I misunderstood the sentence at first glance. - Şimdi, ilk bakışta cümleyi yanlış anladığımı görüyorum.

bak
look at

Look at that mountain which is covered with snow. - Karlarla örtülü şu dağa bak.

Every time I look at this picture, I think of my father. - Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.

bak
(Bilgisayar) lookup
bak
(Bilgisayar) look in

Look in the mirror, pal. - Aynaya bir bak dostum.

Look into that, would you? - Onun içine bak, ne dersin?

bak
look after

Lucy's mother told her to look after her younger sister. - Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.

She asked me to look after her baby in her absence. - Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti.

bak
{f} regarding
bak
{f} look

She looked at me and smiled. - O bana baktı ve gülümsedi.

Many nights did he spend, looking up at the stars. - O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.

bak
{f} face

Seen at a distance, the rock looked like a human face. - Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.

I'll never be able to look him in the face again. - Ben ona yüzüne karşı tekrar bakamayacağım.

bak
have one's wits about one
ilk bakışta aşk
Love at the first sight
bak
(abbr. for bakınız) see; cf. (compare)
bak
vide

Let me have a look at your video camera. - Video kamerana bir bakayım.

bak
behold
bak
or else
bak
{k} Till when
bak
{ü} lo
bak
{k} women's lib
bak
{k} Until when? till when
bak
{k} no way
bir bakışta
at a (single) glance
bir bakışta
at a glance

I saw at a glance that he was an ordinary man. - Onun sıradan bir adam olduğunu bir bakışta anladım.

I knew at a glance that he was an honest man. - Onun dürüst bir adam olduğunu bir bakışta bildim.

bir bakışta kavramak
review
ilk bakışta
(Hukuk) prima facie
ilk bakışta
at first sight

Our peoples have more in common than can be seen at first sight. - Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.

At first sight, he seemed kind and gentle. - İlk bakışta, o nazik ve kibar görünüyordu.

ilk bakışta olan
prima facie
ilk bakışta tanıma
recognition at a glance
English - English

Definition of bakışta in English English dictionary

BAK
Basic Aeronautical Knowledge, an initial theory course for trainee pilots
BAK
extension of a backup file (Computers)
bak
Arresting Cable Prefix (e g , BAK-9)
bak
Backup ( bak) - Older version of a batch-file, by using this files you can restore the previous version of such a file if you want that for some reason
bak
Back at KB, when you return
bak
A suffix for filenames indicating a backed-up file You can usually delete bak files, provided you make sure that you have the most recent version and will not be needing the backup at any stage
bak
Backup file
bak
Back At Keyboard
bak
a threatening predator, however, Kilrathi do not eat other predators, as they believe them to have an extremely foul taste
Turkish - Turkish

Definition of bakışta in Turkish Turkish dictionary

BÂK
(Osmanlı Dönemi) f. Korku, havf, çekinme, sakınma
English - Turkish

Definition of bakışta in English Turkish dictionary

Bak
Bey, Türkçede erkeklerin kullandığı sanlardan birisidir. Diğerleri efendi, ağa, efe, çelebi, ağabey, amca, dayıdır. Eski Türkçedeki biçimi beğ idi