bahara

listen to the pronunciation of bahara
Turkish - English
to spring
Bahar
(isim) Spring

Abraham Lincoln was assassinated in the spring. - Baharda Abraham Lincoln suikast sonucu öldürüldü.

Many flowers start blooming in springtime. - Birçok çiçekler baharda çiçeklenmeye başlar.

bahar
{i} May

Maybe after easter, spring will come. - Belki paskalyadan sonra bahar gelecek.

The villagers are dancing around the Maypole. - Köylüler bahar bayramı direğinin etrafında dans ediyorlar.

bahar
spring; verdure, flowers, blossoms
bahar
youth, youthful period of life
bahar
verdure
bahar
seasoning

Hunger is the best seasoning. - Açlık en iyi baharattır.

Who's truly hungry don't need no seasoning. - Kim gerçekten açsa hiçbir baharata ihtiyacı olmaz.

bahar
blossom
bahar
spices

Spices improve dishes. - Baharatlar yemeklere tat katar.

This store has a variety of spices. - Bu mağaza çeşitli baharatlara sahiptir.

bahar
blossoms
bahar
spring of
bahar
of the season between winter and summer
bahar
1.spring (the season)
bahar
of spring

This plant flowers at the beginning of spring. - Bu bitki baharın başlarında çiçek açar.

I'm looking forward to the return of spring. - Baharın gelişini sabırsızlıkla bekliyorum.

bahar
springtide
bahar
(Tabiat Doğa) (bitki) [syn.: bahar, baharat, ot] herb, spice
bahar
springtime

Many flowers start blooming in springtime. - Birçok çiçekler baharda çiçeklenmeye başlar.

bahar
flowers, blossoms
bahar
{i} spice

The only spice Tom puts on meat is pepper. - Tom'un ete koyduğu tek baharat biberdir.

This store has a variety of spices. - Bu mağaza çeşitli baharatlara sahiptir.

bahar
{i} youth
bahar
{i} flower

This plant flowers at the beginning of spring. - Bu bitki baharın başlarında çiçek açar.

In spring, flowers grow and trees bloom. - Baharda, çiçekler büyür ve ağaçlar çiçek açar.

English - English

Definition of bahara in English English dictionary

bahar
A weight used in certain parts of the East Indies, varying considerably in different localities, the range being from 223 to 625 pounds
Turkish - Turkish

Definition of bahara in Turkish Turkish dictionary

BAHAR
(Osmanlı Dönemi) f. Kış ile yaz arasındaki mevsim. İlk bahar. Rebi
bahar
Gençlik çağı
bahar
Bu mevsimde ağaçlarda açan çiçekler ve yapraklar
bahar
Kuzey yarım küre için, 21 Martta gündüz gece eşitliğiyle başlayarak 22 Haziranda gün dönümü ile biten, kış ve yaz arasındaki mevsim, ilkyaz, ilkbahar: "Biz çiçeği bahardan bahara görürüz."- T. Buğra
bahar
Sığır gözü, papatya, sığır papatyası, sarı papatya
bahar
Kuzey yarım küre için, 21 martta gündüz gece eşitliğiyle başlayarak 22 Haziran'da gün dönümü ile biten, kış ve yaz arasındaki mevsim
bahar
Kuzey yarım küre için, 21 Martta gündüz gece eşitliğiyle başlayarak 22 Haziranda gün dönümü ile biten, kış ve yaz arasındaki mevsim; ilkyaz, ilkbahar
bahar
Yiyecek ve bazen de içeceklere hoş koku ve tat vermek için kullanılan tarçın, karanfil, zencefil, karabiber gibi maddelerle yapılan karışım