He did not come on the pretext of sickness.
- O, hastalık bahanesiyle gelmedi.
He came to my house on the pretext of seeing me.
- O, beni görme bahanesiyle evime geldi.
At least being sick gives you the perfect excuse to stay home and watch movies.
- Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.
There is no excuse for his delay.
- Onun gecikmesi için hiçbir bahane yoktur.
You're out of excuses.
- Başka bahanen kalmadı.
He did not come on the pretext of sickness.
- O, hastalık bahanesiyle gelmedi.
He came to my house on the pretext of seeing me.
- O, beni görme bahanesiyle evime geldi.
He was deaf to my pleas.
- Benim bahanelerimi duymazdan geliyordu.
Mary doesn't want to see me, but I have to find an excuse for talking to her.
- Mary beni görmek istemiyor, fakat onunla konuşmak için bir bahane bulmak zorundayım.
I don't want to hear your lame excuses.
- Senin sudan bahanelerini duymak istemiyorum.