Sen yanlış atı destekliyorsun.
- You're backing the wrong horse.
Sürekli seni desteklemekten bıktım.
- I'm fed up with always backing you up.
Sürekli seni desteklemekten bıktım.
- I'm fed up with always backing you up.
Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
Deniz samuru, sırtüstü yüzerken istiridye yemeyi seviyor.
- Sea otters love to eat clams while swimming on their backs.
Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
- Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
Belki bütün bunu tersine yapıyoruz.
- Maybe we're doing this all backwards.
Ne yazık ki plan ters tepti.
- Unfortunately, the plan backfired.
Ne zaman geri döneceksin?
- What time will you be back?
O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
- He isn't back yet. He may have had an accident.
Sürekli seni desteklemekten bıktım.
- I'm fed up with always backing you up.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Tom ve Mary restoranın arkasındaki masalardan birinde.
- Tom and Mary are at one of the tables in the back of the restaurant.
Hastanenin arkasındaki o yapı nedir?
- What's that building at the back of the hospital?
Ütü soğuduktan sonra Mary elektrik kablosunu ütüye sardı, ütüyü tekrar rafa koydu, ütü masasını katladı ve onu yine dolaba kaldırdı.
- After the iron had cooled off, Mary wrapped the electrical cord around the iron, put the iron back on the shelf, folded up the ironing board, and put it away back in the closet.
Galiba yarın yine buraya geri geleceğim.
- I'll probably come back here again tomorrow.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Bu hükümet gerçekten eskiye dönüş yapıyor.
- This government is really putting the clock back.
İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
- Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.
- If you cut the tail off of a lizard, it will grow back.
Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
- You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
Tom tekneye dönmeye çalıştı.
- Tom tried to get back in boat.
Ben tekneye geri yüzdüm.
- I swam back to the boat.
Mütevazı bir geçmişten geliyorum.
- I come from a humble background.
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
- Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Biz uzun süredir arkadaşız.
- We're friends from way back.
Arkada bir oda istiyorum.
- I'd like a room in the back.
Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?
- Why is it easier to park the car backwards than forwards?
Tom geriye doğru bir adım attı.
- Tom took a step backward.
Tom tekrar uykuya dalmaya çalıştı.
- Tom tried to go back to sleep.
Tom yine uykuya daldı.
- Tom fell back asleep.
Köpek geriye doğru yürüdü.
- The dog walked backward.
Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.
- She regretted deeply when she looked back on her life.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Sekizden önce geri döndü.
- He came back before eight.
Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.
- Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back out now.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Sana yardım etmek için geri geldim.
- I came back to help you.
Tom yardım etmek için dönen tek kişi.
- Tom is the only one who came back to help.
Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
- I expect her to come back before lunch.
Lütfen biraz bekleyin. Onun geri dönüp dönmediğine bakacağım.
- Please hold a moment. I will see if he is back.
Tom'un saçları arkaya taranmıştı.
- Tom's hair was slicked back.
Tom arkaya yakın oturuyor.
- Tom is sitting near the back.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
O, geçen ağustos ayında geri geldi.
- He came back last August.
Tom ve Mary geride uzağa oturdular.
- Tom and Mary sat way in the back.
Polisler kalabalığı geride tuttu.
- The police held back the crowd.
On ay uzak kaldıktan sonra eve geri döndü.
- He returned back home after being away for ten months.
Terinde olsam uzak dururum.
- I'd stand back if I were you.
It's a volunteer organization that works with backing from the city and a few grants.
The cardboard backing gives the notebook a little extra stiffness.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.