bacaksız

listen to the pronunciation of bacaksız
Turkish - English
legless
a child who tries something he is too young to do
pint sized
short legged
insignificant, miserable
dwarfish; precocious (child)
pint size
legless; short-legged; naughty child; kiddy; urchin
urchin
naughty child
kiddy
torso
pint-sized
precocious child
{s} precocious
{s} dwarfish
bacak
leg

He sat on the bench and crossed his legs. - Kanepeye oturdu ve bacak bacak üstüne attı.

Let's take a short rest here. My legs are tired and I can't walk any more. - Burada kısa süre dinlenelim. Bacaklarım yorgun ve ben daha fazla yürüyemiyorum.

bacak
{i} limb

The aardvark has powerful limbs and sharp claws so it can burrow into earth at high speed. - Yer domuzunun güçlü bacakları ve keskin pençeleri var böylece yüksek hızda toprağa tünel kazabilir.

bacak
shin
bacak
knave
bacak
crural
bacak
shank
bacak
gam
bacak
jack
bacak
pin

Mary’s cat is so sweet that I really don’t mind him curling up in my lap, but the way he insists on kneading my legs with his claws makes me feel like a pincushion. - Mary'nin kedisi o kadar tatlı ki onun kucağımda kıvrılıp yatmasını gerçekten umursamıyorum fakat pençeleriyle bacaklarımı ovmakta ısrar etme tarzı bana iğne yastığı gibi hissettiriyor.

Pinocchio's legs were so stiff that he could not move them. - Pinokyo'nun bacakları o kadar sertti ki onları hareket ettiremiyordu.

bacak
crus
bacak
pin; stump
bacak
leg; shank; knave, jack
bacak
playing cards jack, Brit. knave
bacak
{i} stump
bacaksız
Favorites