başlattı

listen to the pronunciation of başlattı
Turkish - English
introduced

The invention of the transistor introduced a new era. - Transistör'ün icadı yeni bir çağ başlattı.

Simple past tense and past participle of introduce
Not native to a location; brought from another place

The prickly pear cactus is an introduced species in Australia.

past of introduce
People deliberately introduced some animals such as pheasants, starlings and rock doves Other animals, such as the house mouse and Norway rat, came in accidently as stowaways Introduced animals often can be compared to an invading army With only a few exceptions, these alien animals compete with and displace native animals
Not native to the area, has been brought in
Grasses which have been brought in from outside North America and are not in the original vegetation
malaria acquired by mosquito transmission from an imported case in an area where malaria is not a regular occurrence
When used to refer to plants or animals, this term means the plant or animal is not native to a country
The version of a bill or resolution as it was filed in the house or the senate
başla
begin

After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop. - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

Let's go back before it begins to rain. - Yağmur başlamadan önce geri dönelim.

başla
began

You began to learn Esperanto. - Esperanto öğrenmeye başladınız.

He began to work for that company last year. - O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.

başla
(Bilgisayar) run

He stopped smoking and started running. - Sigarayı bıraktı ve koşmaya başladı.

The dog began to run. - Köpek koşmaya başladı.

başla
{f} beginning

Birth is, in a manner, the beginning of death. - Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.

At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning. - O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.

başla
log on
başla
begun

When we went to the hall, the concert had already begun. - Salona gittiğimizde, konser çoktan başlamıştı.

My memory of her has begun to recede. - Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.

başla
gotten start
başla
fall to
başla
go about

Now I must go about my work. - Şimdi işime başlamalıyım.

başla
strike up

The student center is a good place to strike up conversations. - Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.

başla
got start
başla
knuckle down
başla
set about

She had no idea how to set about her work. - İşine nasıl başlayacağı konusunda bir fikri yoktu.

I must set about that work without delay. - Gecikmeden o işe başlamalıyım.

başla
get start
başla
enter upon
başla
get down to

We must get down to our homework. - Biz ödevimize başlamalıyız.

Now let's get down to work. - Şimdi çalışmaya başlayalım.

başla
commence

Direct flights between New York and Tokyo commenced recently. - New York ve Tokyo arasında doğrudan uçuşlar son zamanlarda başlamıştır.

Tom's trial commenced three days later. - Tom'un davası üç gün sonra başladı.

başla
start off

There's nothing better than a good cup of coffee to start off the day. - Güne başlamak için güzel bir fincan kahveden daha iyi bir şey yoktur.

Let's start off on the same page. - Aynı sayfada başlayalım.

başla
went about
başla
got down to
başla
log#on
başlattı
Favorites