başlatmak

listen to the pronunciation of başlatmak
Turkish - English
start

Starting a fight with Tom wasn't such a good idea. - Tom'la bir döğüş başlatmak çok iyi bir fikir değildi.

Tom certainly looks like he wants to start a fight. - Tom kesinlikle bir döğüşü başlatmak istiyor gibi görünüyor.

initiate
begin
commence
to get or allow (someone) to begin (something)
(Konuşma Dili) to get (someone) started, get (someone) going, cause (someone) to start rehearsing a long list of complaints
open
institute
to start, to initiate, to instigate; to trigger, to cause; to cause to swear
set off
induct
(Hukuk) to initiate, to introduce
start , initiate , launch
give a start
get going
lead away
launch
stir up
lead off
trigger
open the ball
(Biyokimya,Tıp) induce
trigger off
mount
inaugurate
activate
instigate
originate
precipitate
wage
pick up
invoke
cause
usher
kick off
initialize
touch off
bring into
open up
başla
begin

Let's go back before it begins to rain. - Yağmur başlamadan önce geri dönelim.

I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met. - Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.

başlatma
{i} initiating
başla
began

He began his meal by drinking half a glass of ale. - Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.

You began to learn Esperanto. - Esperanto öğrenmeye başladınız.

başlatma
{i} induction
başla
(Bilgisayar) run

They started running. - Onlar koşmaya başladılar.

They began to run all at once. - Hep birden koşmaya başladılar.

başlatma
(Bilgisayar) invocation
başlatma
(Bilgisayar) booting
başlatma
(Bilgisayar,Teknik) initialization
başlatma
(Denizbilim) promoter
başlatma
launch

They decided to launch a major attack. - Büyük bir saldırı başlatmaya karar verdiler.

The general decided to launch an offensive against the enemy camp. - General düşman kampına karşı bir saldırı başlatmaya karar verdi.

başlatma
(Biyokimya) promotor
başla
{f} beginning

At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning. - O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.

The beginning is the most important part of the work. - Başlangıç işin en önemli kısmıdır.

başla
log on
başla
begun

The journey has just begun. - Yolculuk henüz başladı.

My memory of her has begun to recede. - Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.

başla
gotten start
başla
fall to
başla
go about

Now I must go about my work. - Şimdi işime başlamalıyım.

başla
strike up

The student center is a good place to strike up conversations. - Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.

başla
got start
başla
knuckle down
başla
set about

She had no idea how to set about her work. - İşine nasıl başlayacağı konusunda bir fikri yoktu.

We got up early and set about cleaning our house. - Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.

başla
get start
başla
enter upon
başla
get down to

I've never seen him really get down to work. - Onun gerçekten işe başladığın asla görmedim.

Now let's get down to work. - Şimdi çalışmaya başlayalım.

başla
commence

Tom's trial commenced three days later. - Tom'un davası üç gün sonra başladı.

Commencement is typically the first or second Saturday in April. - Başlangıç genellikle nisan ayının birinci ya da ikinci cumartesisidir.

başla
start off

Let's start off on the same page. - Aynı sayfada başlayalım.

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

başla
went about
başla
got down to
başlatma
initiation
başla
log#on
başlatma
starting, initialization
başlatma
{i} sendoff
başlatma
(Nükleer Bilimler) start

Starting a fight with Tom wasn't such a good idea. - Tom'la bir döğüş başlatmak çok iyi bir fikir değildi.

Tom came here today looking to start a fight. - Tom bugün bir kavga başlatmak için buraya geldi.

dava işlemlerini başlatmak
(Hukuk) to institute proceedings
inceleme başlatmak
start an investigation
inceleme başlatmak
launch an investigation
istifinden başlatmak
slang to make (someone) swear
kanuni takibat başlatmak
institute legal proceedings
kavgayı başlatmak
set about
mektepe başlatmak
slang to sell
oyunu başlatmak
kick off
proje başlatmak
launch a project
savaş başlatmak
go to war
soruşturma başlatmak
institute an inquiry
yayını başlatmak
sign on
yemin töreniyle başlatmak
swear in
yemin töreniyle başlatmak
swear into
yeminle işe başlatmak
swear in
yeminle işe başlatmak
swear into
yeniden başlatmak
restart , software reset
yeniden başlatmak
reopen
Turkish - Turkish
Birinin kötü konuşmasına yol açmak
Başlamasına yol açmak: "Kendini küçük yaşta zorla kemana başlatan amcasını o anda şefkatle hatırladı."- H. Taner
Başlamasına yol açmak
başlatma
Başlatmak işi
başlatmak
Favorites