başlatmak

listen to the pronunciation of başlatmak
Turkish - English
start

Tom certainly looks like he wants to start a fight. - Tom kesinlikle bir döğüşü başlatmak istiyor gibi görünüyor.

Tom put the bowl into the microwave and pushed the button to start it cooking. - Tom kaseyi mikrodalgaya koydu ve pişirmeyi başlatmak için düğmeye bastı.

initiate
begin
commence
to get or allow (someone) to begin (something)
(Konuşma Dili) to get (someone) started, get (someone) going, cause (someone) to start rehearsing a long list of complaints
open
institute
to start, to initiate, to instigate; to trigger, to cause; to cause to swear
set off
induct
(Hukuk) to initiate, to introduce
start , initiate , launch
give a start
get going
lead away
launch
stir up
lead off
trigger
open the ball
(Biyokimya,Tıp) induce
trigger off
mount
inaugurate
activate
instigate
originate
precipitate
wage
pick up
invoke
cause
usher
kick off
initialize
touch off
bring into
open up
başla
begin

Let's go back before it begins to rain. - Yağmur başlamadan önce geri dönelim.

Birth is, in a manner, the beginning of death. - Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.

başlatma
{i} initiating
başla
began

He began to work for that company last year. - O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.

He began his meal by drinking half a glass of ale. - Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.

başlatma
{i} induction
başla
(Bilgisayar) run

The dog began to run. - Köpek koşmaya başladı.

They started running. - Onlar koşmaya başladılar.

başlatma
(Bilgisayar) invocation
başlatma
(Bilgisayar) booting
başlatma
(Bilgisayar,Teknik) initialization
başlatma
(Denizbilim) promoter
başlatma
launch

The general decided to launch an offensive against the enemy camp. - General düşman kampına karşı bir saldırı başlatmaya karar verdi.

They decided to launch a major attack. - Büyük bir saldırı başlatmaya karar verdiler.

başlatma
(Biyokimya) promotor
başla
{f} beginning

Birth is, in a manner, the beginning of death. - Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.

In the beginning God created the heaven and the earth. - Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.

başla
log on
başla
begun

My memory of her has begun to recede. - Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.

The French and Indian War had begun. - Fransız ve Hint Savaşı başlamıştı.

başla
gotten start
başla
fall to
başla
go about

Now I must go about my work. - Şimdi işime başlamalıyım.

başla
strike up

The student center is a good place to strike up conversations. - Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.

başla
got start
başla
knuckle down
başla
set about

We got up early and set about cleaning our house. - Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.

I must set about that work without delay. - Gecikmeden o işe başlamalıyım.

başla
get start
başla
enter upon
başla
get down to

It's time to work now. Let's get down to business. - Şimdi çalışma vakti. İşe başlayalım.

It's time to get down to business. - İşe başlamanın zamanıdır.

başla
commence

Hostilities commenced. - Düşmanlıklar başladı.

Tom's trial commenced three days later. - Tom'un davası üç gün sonra başladı.

başla
start off

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

Let's start off on the same page. - Aynı sayfada başlayalım.

başla
went about
başla
got down to
başlatma
initiation
başla
log#on
başlatma
starting, initialization
başlatma
{i} sendoff
başlatma
(Nükleer Bilimler) start

Tom didn't start the brawl. - Kavgayı Tom başlatmadı.

Tom certainly looks like he wants to start a fight. - Tom kesinlikle bir döğüşü başlatmak istiyor gibi görünüyor.

dava işlemlerini başlatmak
(Hukuk) to institute proceedings
inceleme başlatmak
start an investigation
inceleme başlatmak
launch an investigation
istifinden başlatmak
slang to make (someone) swear
kanuni takibat başlatmak
institute legal proceedings
kavgayı başlatmak
set about
mektepe başlatmak
slang to sell
oyunu başlatmak
kick off
proje başlatmak
launch a project
savaş başlatmak
go to war
soruşturma başlatmak
institute an inquiry
yayını başlatmak
sign on
yemin töreniyle başlatmak
swear in
yemin töreniyle başlatmak
swear into
yeminle işe başlatmak
swear in
yeminle işe başlatmak
swear into
yeniden başlatmak
restart , software reset
yeniden başlatmak
reopen
Turkish - Turkish
Birinin kötü konuşmasına yol açmak
Başlamasına yol açmak: "Kendini küçük yaşta zorla kemana başlatan amcasını o anda şefkatle hatırladı."- H. Taner
Başlamasına yol açmak
başlatma
Başlatmak işi
başlatmak
Favorites